ANLATIM
BOZUKLUKLARI
A.Anlamla ilgili Anlatım Bozuklukları
1.
Gereksiz Sözcük Kullanımı
Aynı kavramı veya
varlığı karşılayan birden fazla sözcüğün, işlevi olmayan bir sözcüğün veya ekin
aynı cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Ayrıca bir sözcüğün
anlamının aynı cümlede başka bir sözcük içinde bulunması da anlatım bozukluğuna
yol açar. Bu tür anlatım bozuklukları genellikle, aynı sözcüğün Türkçesinin
yabancı dillerden gelen karşılığıyla aynı cümle içinde kullanılmasıyla oluşur.
Birbirimizin fikir ve
görüşlerine saygı duymalıyız.
Bu cümlede, “fikir”
ve “görüş” sözcükleri aynı anlama geldiğinden, gereksiz sözcük kullanımından
kaynaklanan bir anlatım bozukluğu yapılmıştır.
Ben merhameti de
acımayı da dedemden öğrendim.
Bu cümlede,
“merhamet” ve “acıma” sözcükleri aynı anlama geldiğinden, gereksiz sözcük kullanımından
kaynaklanan bir anlatım bozukluğu yapılmıştır.
Dün akşam
fotoğraflara bakarken aklıma eski geçmiş günlerim geldi.
Bu cümlede, “eski” ve
“geçmiş” sözcükleri eşanlamlı değildir. Ancak “geçmiş” sözcüğünün içinde “eski”
anlamı var olduğundan, cümlede “eski” sözcüğünün kullanılması anlatım
bozukluğuna yol açmıştır.
Onunla aramızdaki
görüş ayrılığının sebebinin neden kaynaklandığını hâlâ anlamış değilim.
Bu cümlede, “sebep”
ve “neden kaynaklandığını” sözcükleri aynı anlama geldiğinden, gereksiz sözcük
kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu yapılmıştır. Bu cümledeki
anlatım bozukluğu, cümle “Onunla aramızdaki görüş ayrılığının neden
kaynaklandığını hâlâ anlamış değilim.” şeklinde düzeltilerek giderilebilir.
Sınavdan düşük not
almasının nedeni, derslerine günü gününe çalışmamasındandır.
Bu cümlede,
“çalışmamasındandır” sözcüğündeki “-dan” durum ekinde “neden” sözcüğünün anlamı
bulunduğundan, bu durum gereksiz sözcük kullanımına yol açmıştır. Bu cümle,
“Sınavdan düşük not almasının nedeni, derslerine günü gününe çalışmamasıdır.”
veya “Sınavdan düşük not alması, derslerine günü gününe çalışmamasındandır.”
şeklinde düzeltilebilir.
Annem, ilk konuşmaya
başladığım zaman üç yaşında olduğumu söyledi.
Bu cümlede,
“konuşmaya başladığım zaman” söz öbeğinde “ilk” sözcüğünün anlamı
bulunduğundan, bu durum gereksiz sözcük kullanımına yol açmıştır.
Usta sanatçı, son
yapıtını, yaşamında edindiği deneyimlerinden yola çıkarak kaleme almış.
Bu cümlede geçen
“deneyim” sözcüğünün tanımı, “kişinin belli bir sürede veya yaşamı boyunca
edindiği ilgilerin tamamı”dır. Bu durumda, cümledeki “yaşamında edindiği” sözü
gereksiz kullanılmış ve anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Bu cümle, “Usta
sanatçı, son yapıtını, deneyimlerinden yola çıkarak kaleme almış.” şeklinde
düzeltilebilir.
Maçın oynanacağı gün
yaklaştıkça, futbolculardaki heyecan gittikçe artıyordu.
Bu cümlede,
“yaklaştıkça” sözcüğünde “gittikçe” sözcüğünün anlamı bulunduğundan, bu durum
gereksiz sözcük kullanımına yol açmıştır. Bu cümle, “Maçın oynanacağı gün
yaklaştıkça, futbolculardaki heyecan artıyordu.” şeklinde düzeltilebilir.
Her yaz buraya
gelmekteki amacım, yılın yorgunluğunu biraz olsun üzerimden atabilmek içindir.
Bu cümlede, “amaç”
sözcüğünün anlamı “için” sözcüğünde bulunduğundan, bu durum gereksiz sözcük
kullanımına yol açmıştır. Bu cümle, “Her yaz buraya gelmekteki amacım, yılın
yorgunluğunu biraz olsun üzerimden atabilmektir.” ya da “Her yaz buraya gelmem,
yılın yorgunluğunu biraz olsun üzerimden atabilmek içindir.” şeklinde
düzeltilebilir.
Aşağıda, aynı anlama
gelen sözcüklerin bir arada kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluklarını
içeren cümleler yer almaktadır. Bu cümlelerde aynı anlama gelen sözcükler ayraç
içinde gösterilmiştir.
Mahallemizdeki
varlıklı ve zengin insanlar, fakirlere her zaman yardım ederdi, (varlıklı =
zengin)
Sınavın başlamasına
henüz daha yarım saat var. (henüz = daha)
Bu problemi çözmek
için başka bir alternatif seçeneğimiz yok gibi. (alternatif = seçenek)
Yaşamınızdaki
monotonluktan kurtulmak için, örneğin birkaç arkadaşınızla piknik
yapabilirsiniz mesela. (örneğin = mesela)
İşçiler, bu maden
ocağında oldukça güç ve zor şartlar altında çalışıyorlardı. (güç = zor)
Gerçek sanatçı,
yapıtlarıyla ilgili eleştiri ve tenkitleri dikkate almalıdır. (eleştiri =
tenkit)
Konsere yaklaşık on
bin civarında müziksever katılmış. (yaklaşık = civarında)
Aşağıda, bir sözcüğün
anlamının aynı cümle içinde başka bir sözcükte bulunmasından kaynaklanan
anlatım bozukluklarını içeren cümleler yer almaktadır. Anlatım bozukluklarının
açıklaması ayraç içinde gösterilmiştir.
Okulun basketbol
takımında, boyu en kısa oyuncu bendim. (Cümlede, “boyu” sözcüğünün anlamı “kısa
oyuncu” sözünde vardır.)
Son yıllarda
ülkemizde üretilen birçok ev eşyası dışarı ihraç ediliyor. (Cümlede, “dışarı”
sözcüğünün anlamı “ihraç ediliyor” sözünde vardır.)
Yardımsever insanlar,
karşılıksız bağışlarıyla, yoksul öğrencilerin okumasına katkıda bulunuyor.
(Cümlede, “karşılıksız” sözcüğünün anlamı “bağışlarıyla” sözünde vardır.)
2.
Yanlış Anlamda Sözcük Kullanımı
Anlam veya yazım
bakımından birbirine yakın olan sözcüklerin, birbirlerinin yerine
kullanılmasından kaynaklanır. Bu tür anlatım bozukluklarını fark edebilmek için
sözcüklerin anlamlarına ve kullanım alanlarına dikkat etmek gerekir.
Sayın seyirciler,
bültenimizi çok üzgün bir haberle noktalıyoruz.
Bu cümlede, “üzgün”
sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “üzgün”, “üzülmüş, üzüntü duymuş”
demektir ve insan için kullanılır; dolayısıyla cümledeki “üzgün” sözcüğü
“haber” sözcüğünün sıfatı olarak kullanılamaz. Bu cümlede anlatılmak istenen
“haber”in “üzüntü verdiği, acıklı olduğu”dur. Bu nedenle “üzgün” sözcüğü yerine
“üzücü” sözcüğü getirilmelidir.
Pazarda bazı sebze ve
meyvelerin fiyatları oldukça pahalıydı.
Bu cümlede,
“pahalıydı” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “pahalı”, “fiyatı
yüksek olan” demektir ve mal, eşya için kullanılır; dolayısıyla “pahalı”
sözcüğü “fiyat” sözcüğünün sıfatı olarak kullanılamaz. Bu cümlede anlatılmak
istenen “fiyat”ın “fazla olduğu”dur. Bu nedenle “pahalıydı” sözcüğü yerine
“yüksekti’ sözcüğü getirilmelidir.
Dün akşamki programın
sonucunda, okul müdürümüz duygusal bir konuşma yaptı.
Bu cümlede,
“sonucunda” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “sonuç”, “bir olayın
doğurduğu başka bir olay veya durum, netice” demektir; cümlede bu sözcükle
“programın bitimi, nihayeti” anlatılmak istenmiş, dolayısıyla sözcük yanlış
anlamda kullanılmıştır. Bu nedenle “sonucunda” sözcüğü yerine “sonunda” sözcüğü
getirilmelidir.
Soğuk havalarda
sıkıca giyinmemesi hastalanmasına katkıda bulundu.
Bu cümlede, “katkıda
bulundu” sözü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “katkıda bulunmak”, “bir
şeyin oluşmasına, gelişmesine veya gerçekleşmesine yardım etmek” demektir ve
olumlu durumlar için kullanılır; “hastalanmak” olumlu bir durum olmadığından
katkıda bulundu” sözü yerine, olumsuz durumlar için kullanılan “sebep oldu,
neden oldu, yol açtı” sözlerinden biri getirilmelidir.
Bizi lafa tuttun,
senin sayende son otobüsü de kaçırdık.
Bu cümlede, “sayende”
sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “sayende”, “yardımınla, katkınla”
demektir ve olumlu durumlar için kullanılır; “otobüsü kaçırmak” olumlu bir
durum olmadığından “sayende” sözcüğü yerine, olumsuz durumlar için kullanılan
“yüzünden” sözcüğü getirilmelidir.
Yazar ve şairler arasında,
bu tür görüş ayrıcalıklarının olması çok doğal bir durumdur.
Bu cümlede,
“ayrıcalıklarının” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “ayrıcalık”,
“başkalarından ayrı ve üstün tutulma durumu, imtiyaz” demektir; cümlede bu
sözcükle “bir görüş veya düşüncede farklı değerlendirmede bulunma, farklı
düşünme” anlatılmak istenmiştir. Bu nedenle “ayrıcalıklarının” sözcüğü yerine
“ayrılıklarının” sözcüğü getirilmelidir.
Aşağıda yanlış
anlamda sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu içeren cümleler yer
almakla tadır. Ayraçlı bölümlerde bu cümlelerdeki anlatım bozukluklarının nasıl
giderilebileceği gösterilmiştir.
Bu şehirdeki evlerin
değeri geçen yıla göre yüzde yüz çoğaldı. (çoğaldı sözcüğü yerine arttı sözcüğü
getirilerek)
Küçük çocuğun saçları
bir hayli büyümüştü. (büyümüştü sözcüğü yerine uzamıştı sözcüğü getirilerek)
Belediye
otobüslerinin yolcu taşıma fiyatları yeniden belirlendi. (fiyatları sözcüğü
yerine ücretleri sözcüğü getirilerek)
Ünlü sanatçı, ölüm
yıldönümünde mezarı başında törenlerle kutlandı. (kutlandı sözcüğü yerine
anıldı sözcüğü getirilerek)
Bu yazarımız, elli
yıllık yaşantısında yirmi roman, bir o kadar da oyun ortaya koymuştur.
(yaşantısında sözcüğü yerine yaşamında sözcüğü getirilerek)
Ben, öğrencilerine
onun kadar bağımlı bir öğretmen görmedim. (bağımlı sözcüğü yerine bağlı sözcüğü
getirilerek)
Usta şair, ilk
şiirlerini 1950 – 1955 tarihleri arasında kaleme atmış. (tarihleri sözcüğü
yerine yılları sözcüğü getirilerek)
Genç sanatçı, 27
Temmuz 1981 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş. (yılında sözcüğü yerine
tarihinde sözcüğü getirilerek)
İş başvurusunda,
benden öğretim durumumu gösteren bir belge istediler. (öğretim sözcüğü yerine
öğrenim sözcüğü getirilerek)
Kurumumuzda,
yönetmenlik gereği, on sekiz yaşından küçük işçi çalıştıramıyoruz. (yönetmenlik
sözcüğü yerine yönetmelik sözcüğü getirilerek)
Bugün, şehrin bazı
bölgelerinde, kısa süreli bir elektrik kısıntısı yapılacakmış. (kısıntısı
sözcüğü yerine kesintisi sözcüğü getirilerek)
Not: Atasözleri ve
deyimler, kalıplaşmış sözler olduğu için, eşanlamlı/arıyla bile olsa bunlardaki
sözcüklerin değiştirilmesi ve atasözleri ile deyimlerin, anlamına uygun olmayan
yerlerde kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Besle kargayı,
çıkarsın gözünü.
Bu atasözünde “oysun”
sözcüğü yerine “çıkarsın” sözcüğünün kullanılması anlatım bozukluğuna yol
açmıştır.
Çocuklarının okuması
için elinden geleni ardına koymazdı.
Bu cümlede, “elinden
geleni ardına koymamak” deyimi yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü bu deyim,
“yapabileceği bütün kötülükleri yapmak” anlamına gelmektedir. Oysa cümlede bir
iyilikten söz edilmektedir. Bu nedenle cümlede “gücünün yettiği kadarını
yapmak” anlamına gelen “elinden geleni yapmak” deyimi kullanılmalıdır.
3.
Yanlış Yerde Sözcük Kullanımı (Sözdizimi Yanlışlığı)
Cümlede, bir sözcüğün
gerektiği yerde kullanamamasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur. Bu anlatım
bozukluğu, genellikle, zarf olarak kullanılması gereken sözcüklerin sıfat
olarak; sıfat olarak kullanılması gereken sözcüklerin zarf olarak kullanılması
durumunda ortaya çıkar.
Bugün işe gitmedim,
bütün gün bomboş evde oturdum.
Bu cümlede, “bomboş”
sözcüğü yanlış yerde kullanılmıştır. Çünkü cümlede anlatılmak istenen “evin
bomboş olduğu” değil; “evde bomboş oturulduğu”dur. Bu nedenle “bomboş” sözcüğü
“oturdum” sözcüğünün önüne getirilerek cümle, “Bugün İşe gidemedim, bütün gün
evde bomboş oturdum.” şeklinde düzeltilmelidir. Ayrıca, yukarıdaki açıklamada
da söz edildiği gibi, “bomboş” sözcüğünün “evde” sözcüğünün önüne
getirildiğinde “sıfat”, “oturdum” sözcüğünün önüne getirildiğinde “zarf” olarak
kullanıldığına dikkat edilmelidir.
Mağazamızdan
aldığınız eşyalar, aynı günde ücretsiz adresinize getirilir.
Bu cümlede,
“ücretsiz” sözcüğü yanlış yerde kullanılmıştır. Çünkü cümlede anlatılmak
istenen “adresin ücretsiz olduğu” değil; “getirilme işinin ücretsiz
yapıldığadır. Bu nedenle “ücretsiz” sözcüğü “getirilir” sözcüğünün önüne
getirilerek cümle, “Mağazamızdan aldığınız eşyalar, aynı günde adresinize
ücretsiz getirilir.” şeklinde düzeltilmelidir.
Kitap fuarları, yazın
adamlarının okurla daha çok tanışmasına olanak sağlıyor.
Bu cümlede, “daha
çok” sözcüğü yanlış yerde kullanılmıştır. Çünkü cümlede anlatılmak istenen
“daha çok tanışmak” değil; “daha çok okurla tanışmak ‘tır. Bu nedenle “daha
çok” sözcüğü “okurla” sözcüğünün önüne getirilerek cümle, “Kitap fuarları,
yazın adamlarının daha çok okurla tanışmasına olanak sağlıyor.” şeklinde
düzeltilmelidir.
İhtiyar, çok güneşte
kaldığından hastalanmış.
Bu cümlede, “çok”
sözcüğü yanlış yerde kullanılmıştır. Çünkü cümlede anlatılmak istenen “çok
güneş” değil; “güneşte çok kalmak”tır. Bu nedenle “çok” sözcüğü “kaldığından”
sözcüğünün önüne getirilerek cümle, “İhtiyar, güneşte çok kaldığından
hastalanmış.” şeklinde düzeltilmelidir.
Not: Günlük yaşamda,
“İlk” ve “her” sözcüklerinin yanlış yerde kullanımından kaynaklanan birçok
anlatım bozukluğu yapılmaktadır.
Aşağıdaki cümlelerin
birincisinde, sözcüğün yanlış yerde kullanımı; ikincisinde, doğru yerde
kullanımı gösterilmiştir.
Uyandığımda ilk
aklıma sen geliyorsun.
Uyandığımda aklıma
ilk sen geliyorsun.
Hastanede beni
ziyaret eden, ilk annem oldu.
Hastanede beni ilk
ziyaret eden, annem oldu.
Yollarda her Allah’ın
günü kaza oluyor.
Yollarda Allah’ın her
günü kaza oluyor.
Dedem, her yardıma
muhtaç insana el uzatırdı.
Dedem, yardıma muhtaç
her insana el uzatırdı.
Aşağıda, yanlış yerde
sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu içeren cümleler yer
almaktadır. İkinci cümlelerde bu cümlelerdeki anlatım bozukluklarının nasıl
giderildiği gösterilmiştir.
Dün akşam,
haberlerde, tekrar tekrar yıkılan tarihi köprünün görüntüleri yayımlandı.
Dün akşam,
haberlerde, yıkılan tarihi köprünün görüntüleri tekrar tekrar yayımlandı.
Çocuklar, hazırlıksız
yağmura yakalanınca eve gelene kadar sırılsıklam olmuşlar.
Çocuklar, yağmura
hazırlıksız yakalanınca eve gelene kadar sırılsıklam olmuşlar.
Göremediğimiz toprak
içinde yaşayan canlılarla ilgili birçok araştırma yapılmış.
Toprak içinde yaşayan
göremediğimiz canlılarla ilgili birçok araştırma yapılmış.
Uzmanlar, sürücülerin
uykusuz yola çıkmamaları gerektiğini söylüyor.
Uzmanlar, sürücülerin
yola uykusuz çıkmamaları gerektiğini söylüyor.
Bu şehirde, kış
gecelerinde devamlı elektrikler kesilirdi.
Bu şehirde, kış
gecelerinde elektrikler devamlı kesilirdi.
4.
Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanımı
Bir cümlede, anlam
bakımından birbiriyle ters düşen sözcüklerin veya sözlerin bir arada
kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır. Genellikle, kesinlik
anlamı içeren bir sözcükle olasılık anlamı içeren bir sözcüğün aynı cümlede
kullanılmasıyla ortaya çıkar.
Annemler, son vapuru
da kaçırmış, eminim bu akşam buraya gelemezler galiba.
Bu cümlede, “eminim”
sözcüğü kesinlik; “galiba” sözcüğü olasılık anlamı taşıdığından, bu sözcükler
anlamca çelişmektedir. Dolayısıyla anlamca çelişen bu sözcüklerin aynı cümle
içinde kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır.
Not: Bu tür anlatım
bozukluğu olan cümleler olasılık ya da kesinlik anlamı yüklenerek iki şekilde
düzeltilebilir.
“Hava çok soğuk,
mutlaka sizler de üşüyor olmalısınız.”
Bu cümlede “mutlaka”
kesinlik, “olmalısınız” sözcüğü olasılık anlamı taşıdığından, bu sözcükler
anlamca çelişmektedir. Bu cümledeki anlatım bozukluğu, cümleye “Hava çok soğuk,
sizler de üşüyor olmalısınız.” şeklinde olasılık anlamı yüklenerek ya da “Hava
çok soğuk, mutlaka sizler de üşüyorsunuzdur.” şeklinde kesinlik anlamı
yüklenerek giderilebilir.
Aşağıda, anlamca
çelişen sözcüklerin bir arada kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu
içeren cümleler yer almaktadır. Ayraçtı bölümlerde anlamca çelişen sözcükler
gösterilmiştir.
Bu adam, sanıyorum
bizden kesinlikle bir şeyler saklıyor. (sanıyorum – kesinlikle)
Sanatçı sahneye
çıkınca, herkes yerinden usulca fırlayıverdi. (usulca – fırlayıverdi)
Otobüsünüz, tam
olarak yaklaşık bir saat sonra gelir. (tam olarak – yaklaşık)
Çocuk, fısıldayarak
annesine yüksek sesle bir şeyler söyledi. (fısıldayarak – yüksek sesle)
5.
Sıralama ve Mantık Yanlışlığı
Cümlede, dile
getirilen durum veya olayların önem sırasına göre söylenmemesinden ya da mantık
bakımından tutarsızlık bulunmasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
Uçaklar, hareket
saati geldiğinde bir saniye şöyle dursun, bir dakika bile beklemez.
Bu cümlede, “bir
dakika” ve “bir saniye” sözcükleri önem sırasına göre söylenmediğinden anlatım
bozukluğuna yol açmıştır. Çünkü “bir dakika”, “bir saniye”ye göre daha uzun bir
zaman dilimidir. Dolayısıyla bu cümledeki anlatım bozukluğu “Uçaklar, hareket
saati geldiğinde bir dakika şöyle dursun, bir saniye bile beklemez, şeklinde
giderilebilir.
İki ay sonra
düzenleyeceğimiz etkinlikleri, üyelerimize anımsatmak için dün akşam bir
toplantı yaptık.
Bu cümlede,
“anımsatmak” sözcüğü mantık yanlışlığına yol açmıştır. Çünkü “anımsatmak”
sözcüğü, geçmişte gerçek-leşmiş durum veya olaylar için kullanılır. Yani daha
gerçekleşmemiş bir durum veya olay için “anımsatmak” sözcüğünün kullanılması,
mantık bakımından doğru değildir. Dolayısıyla bu cümledeki anlatım bozukluğu
“İki ay sonra düzenleyeceğimiz etkinlikleri, üyelerimize açıklamak için dün
akşam bir toplantı yaptık.” şeklinde giderilebilir.
Aşağıda, sıralama ve
mantık yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları içeren cümleler yer
almaktadır. İkinci cümlelerde bu cümlelerdeki anlatım bozukluklarının nasıl
giderildiği gösterilmiştir.
Bu feci kazada
ölebilirdin; hatta sakatlanabilirdin.
Bu feci kazada
sakatlanabilirdin; hatta ölebilirdin.
O, bırakın gümüş
madalyayı altın madalya bile alamaz.
O, bırakın altın
madalyayı gümüş madalya bile alamaz.
Nisan ve mayıs, yılın
en güzel aylarından biridir.
Nisan ve mayıs, yılın
en güzel aylarındandır.
Alanında ilk olan
gösteriye katılım rekor düzeydeydi.
Alanında ilk olan
gösteriye katılım yüksek düzeydeydi.
6.
Anlam Belirsizliği (Karışıklığı)
Tamlayanı ikinci
tekil (senin) veya üçüncü tekil (onun) kişi adılı olan tamlamalarda tamlayan düştüğünde;
tamlananın ikinci tekil kişiye mi, yoksa üçüncü tekil kişiye mi ait olduğunun
anlaşılmamasından ya da bir cümlenin yapısından dolayı iki anlama gelecek
şekilde, oluşturulmasından kaynaklanır.
Okuldan ayrılacağını
duyunca hepimiz çok üzüldük.
Bu cümlede,
“ayrılacağını” sözcüğünün tamlayanı düştüğü için cümle hem “Okuldan senin
ayrılacağını duyunca hepimiz çok üzüldük.” hem de “Okuldan onun ayrılacağını
duyunca hepimiz çok üzüldük.” şeklinde iki türlü anlaşılabilmektedir. Bu durum,
cümlede anlam belirsizliğine yol açmaktadır.
Buraya geldiğinden
beri bütün köylünün keyfi kaçtı.
Bu cümlede, özne
belirtilmediği için cümle, hem “Sen buraya geldiğinden beri bütün köylünün
keyfi kaçtı.” hem de “O buraya geldiğinden beri bütün köylünün keyfi kaçtı.”
şeklinde iki türlü anlaşılabilmektedir. Bu yüzden, cümlede anlam belirsizliği
vardır.
Buralara kadar gelip
de bize uğramadan döndüğünü duyunca kulaklarıma inanamamıştım.
Bu cümlede,
“döndüğünü” sözcüğünün tamlayanı düştüğü için cümle hem Senin, buralara kadar
gelip de bize uğramadan döndüğünü duyunca kulaklarıma inanamamıştım.” hem de
“Onun, buralara kadar gelip de bize uğramadan döndüğünü duyunca kulaklarıma
inanamamıştım.” şeklinde iki türlü anlaşılabilmektedir. Bu durum, cümlede anlam
belirsizliğine yol açmaktadır.
Kitap okumaya,
dostlarımdan daha çok vakit ayırırım.
Bu cümlede, cümleyi
söyleyen kişinin, hem “kitap okumaya ayırdığı vakit bakımından kendisini
dostlarıyla kıyasladığı” hem de “kitap okumaya ayırdığı vaktin, dostlarına
ayırdığı vakitten daha çok olduğu” anlaşılabilmektedir. Bu yüzden, cümlede
anlam karışıklığı vardır.
Not: Anlam
belirsizliği ile ilgili sorularda, “anlam belirsizliği” ya da “anlam
karışıklığı” ifadesi mutlaka bulunur.
B. Yapısal Anlatım Bozuklukları
Dil bilgisi
kurallarına uymamaktan kaynaklanır. Bu bozukluklar genellikle; cümle ÖGEleri,
cümle çeşitleri, eylem çatısı, tamlamalar ve ekler konusunu ilgilendirdiğinden,
bu soruları çözebilmek için özellikle bu konular çok iyi bilinmelidir. Şimdi bu
bozuklukları maddeler halinde inceleyelim.
1.
Özne – Yüklem Uyuşmazlığı
Cümlede, özne ve
yüklemin çeşitli yönlerden uyum içinde olmaması, özne-yüklem uyuşmazlığına yol
açar. Bunu üç başlıkta inceleyebiliriz:
a.
Tekillik – Çoğulluk Bakımından
Bir cümlede; öznenin,
tekil veya çoğul olmasına göre, yüklemin de tekil ya da çoğul olması belli
kurallara bağlanmıştır. Bu kurallara uyulmadığında özne-yüklem uyuşmazlığı
ortaya çıkar. Bu kuralları şöyle sıralayabiliriz:
Öznenin tekil olduğu
cümlelerde, yüklem tekil olur.
Müdür bey, öğrencilere
bir şeyler anlatıyor.
Çocuk, annesine doğru
koşuyor.
Güneş, tepelerin
ardından yükseldi.
Kedi, sobanın yanında
yumakla oynuyor.
Öznenin insandan
oluştuğu ve çoğul olduğu cümlelerde, yüklem tekil ya da çoğul olabilir.
Yolcular, durakta
otobüs bekliyor. (doğru)
Yolcular, durakta
otobüs bekliyorlar. (doğru)
Öznenin insan dışında
bir varlıktan oluştuğu ve çoğul olduğu cümlelerde, yüklem tekil olur.
Yapraklar, birer
birer sararıyor. (doğru)
Yapraklar, birer
birer sararıyorlar. (yanlış)
Martılar, vapurun etrafında
uçuşuyor. (doğru)
Martılar, vapurun
etrafında uçuşuyorlar. (yanlış)
Sıfatlar, çekim eki
aldığında adlaşır. (doğru)
Sıfatlar, çekim eki
aldığında adlaşırlar. (yanlış)
Öznenin çoğul eki
almadığı; ama anlamca çoğul olduğu cümlelerde, yüklem tekil olur.
Herkes, salonda seni
bekliyor. (doğru)
Herkes, salonda seni
bekliyorlar. (yanlış)
Yüzlerce kişi konsere
katıldı. (doğru)
Yüzlerce kişi konsere
katıldılar. (yanlış)
İnsanların çoğu
burayı bilmez. (doğru)
İnsanların çoğu
burayı bilmezler. (yanlış)
b.
Kişi Bakımından
Bir cümlede; öznenin,
farklı kişilerden oluşmasına göre, yüklemin hangi kişi ekini alması gerektiği
belli kurallara bağlanmıştır. Bu kurallara uyulmadığında özne-yüklem
uyuşmazlığı ortaya çıkar. Bu kuralları şöyle sıralayabiliriz:
Özne grubunda;
birinci kişinin (ben-biz) yanında, ikinci (sen-siz) veya üçüncü kişi (o-onlar)
varsa yüklem, “birinci çoğul kişi (biz)” olur.
Burayı sen ve ben,
akşama kadar temizleriz. (doğru)
Burayı sen ve ben,
akşama kadar temizlerim. (yanlış)
Ben ve annem, teyzeme
uğrayacağız. (doğru)
Ben ve annem, teyzeme
uğrayacak. (yanlış)
Çocuklar ve ben, seni
burada bekledik. (doğru)
Çocuklar ve ben, seni
burada bekledim. (yanlış)
Siz de, ben de
yarınki provaya katılacağız. (doğru)
Siz de, ben de
yarınki provaya katılacağım. (yanlış)
Biz ve sen, bugün
okulda nöbetçiyiz. (doğru)
Biz ve sen, bugün
okulda nöbetçisin. (yanlış)
Biz ve siz, hafta
sonu pikniğe gideceğiz. (doğru)
Biz ve siz, hafta
sonu pikniğe gideceksiniz. (yanlış)
Hem biz hem de o, bu
şehri çok sevdik. (doğru)
Hem biz hem de o, bu
şehri çok sevdi. (yanlış)
Amcamlar ve biz,
buraya tekrar geleceğiz. (doğru)
Amcamlar ve biz,
buraya tekrar gelecekler. (yanlış)
Özne grubunda ikinci
kişinin (sen-siz) yanında, üçüncü kişi (o-onlar) varsa yüklem, “ikinci çoğul
kişi (siz)” olur.
Sen ve arkadaşın,
hemen yanıma gelin. (doğru)
Sen ve arkadaşın,
hemen yanıma gelsin. (yanlış)
Çocuklar ve sen,
sinemaya gidersiniz. (doğru)
Çocuklar ve sen,
sinemaya gidersin. (yanlış)
Siz ve Yusuf, burada
beni bekleyin. (doğru)
Siz ve Yusuf, burada
beni beklesin. (yanlış)
Siz ve ayaktakiler,
çabuk dışarı çıkın. (doğru)
Siz ve ayaktakiler,
çabuk dışarı çıksınlar. (yanlış)
Özne grubunda birden
çok üçüncü kişi (o-onlar) varsa yüklem, “üçüncü tekil (o) veya üçüncü çoğul
kişi (onlar)” olur.
Ahmet ve Mehmet,
şarkı söylüyor. (doğru)
Ahmet ve Mehmet,
şarkı söylüyorlar. (doğru)
Konuşanlar ve o, bir
an önce sussun. (doğru)
Konuşanlar ve o. bir
an önce sussunlar. (doğru)
Onlar ve şunlar,
sınava girmemiş. (doğru)
Onlar ve şunlar,
sınava girmemişler (doğru)
c.
Olumluluk – Olumsuzluk Bakımından
Türkçede bazı
öznelerin yüklemleri, mutlaka olumsuz olmak durumundadır. Bu özneler; “hiçbiri,
hiç kimse, kimse’ gibi sözcüklerle oluşturulur.
İçeride kimse yoktu.
Sınıfta hiç kimse
konuşmuyordu.
Çocukların hiçbiri
yemek yememiş.
Bu cümlelerde altı
çizili öznelerin yüklemlerinin olumsuz olduğunu görüyoruz. Bu öznelerin olumlu
yüklem alması olanaksızdır. Yani bu özneler “…kimse vardı”, “…hiç kimse
konuşuyordu”, “…hiçbiri yemek yemiş” şeklinde olumlu yüklemler alamaz.
Sınıfta herkes
konuşuyor; bir türlü susmuyor.
Bu cümlede,
“konuşuyor” yükleminin öznesi “herkes” sözcüğüdür. Ancak “susmuyor” yükleminin
öznesi söylenmemiştir, bu nedenle birinci yüklemin öznesi herkes”, ikinci
yüklemin ortak öznesi kabul edilir. Fakat ikinci yüklem (susmuyor) olumsuz
olduğu için, birinci yüklemin öznesi “herkesle uyuşmamıştır. Dolayısıyla bu
yükleme olumsuz bir özne getirilmelidir. Yani cümle, “Sınıfta herkes konuşuyor;
hiç kimse bir türlü susmuyor.” şeklinde düzeltilebilir.
Dostlarımın hiçbiri
bana inanmıyor; beni suçluyor.
Bu cümlede,
“İnanmıyor” yükleminin öznesi “hiçbiri” sözcüğüdür. Ancak “suçluyor” yükleminin
öznesi söylenmemiştir, bu nedenle birinci yüklemin öznesi “hiçbiri”, ikinci
yüklemin de öznesi olur. Fakat ikinci yüklem (suçluyor) olumlu olduğu için,
birinci yüklemin öznesi “hiçbiri”yle uyuşmamıştır. Dolayısıyla bu yükleme
olumlu bir özne getirilmelidir. Yani cümle, “Dostlarımın hiçbiri bana
inanmıyor; hepsi beni suçluyor.” şeklinde düzeltilebilir.
2.
Özne Eksikliği
Sıralı, bağlı ya da
bileşik cümlelerde, farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanmasından kaynaklanan
anlatım bozukluğudur.
Bu toplantıda,
herkesin görüşü alınmalı ve rahatlıkla konuşabilmeli.
Bu cümlede, alınmalı”
yükleminin öznesi, “herkesin görüşü” sözüdür. Cümlenin ikinci yüklemi olan
“konuşabilmeli” yükleminin öznesinin söylenmemesi “herkesin görüşü” sözünün,
ikinci yüklemin de öznesi gibi anlaşılmasına yol açmıştır. Bu yüzden ikinci
yükleme “herkes” öznesi getirilmelidir. Yani cümle, “Bu toplantıda, herkesin
görüşü alınmalı ve herkes rahatlıkla konuşabilmeli.” şeklinde düzeltilmelidir.
Aşağıdaki cümlelerde,
özne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Yazın dünyasında her
zaman, şiirin öldüğü söylenir, oysa her dönemde canlılığını korumuştur.
Yazın dünyasında her
zaman, şiirin öldüğü söylenir, oysa şiir her dönemde canlılığını korumuştur.
Okul inşaatı kısa
sürede tamamlandı ve büyük bir törenle hizmete açıldı.
Okul inşaatı kısa
sürede tamamlandı ve okul büyük bir törenle hizmete açıldı.
Otobüsün lastiği
patladığı için, yarım saat sonra hareket edecekmiş.
Otobüsün lastiği
patladığı için, otobüs yarım saat sonra hareket edecekmiş.
Balıkçıların sesi,
sert esen rüzgâra karışıyor, birbirlerini duyamıyorlardı.
Balıkçıların sesi,
sert esen rüzgâra karışıyor, balıkçılar birbirlerini duyamıyorlardı.
3.
Nesne Eksikliği
Sıralı, bağlı ya da
bileşik cümlelerde, nesne alması gereken yüklemlerin; nesne almamasından
kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
Kitaplarına gözü gibi
bakar, kimseye vermezdi.
Bu cümlede,
“vermezdi” eylemi geçişli bir eylem olduğu halde, nesnesinin olmaması anlatım
bozukluğuna yol açmıştır. Yani I. cümlecikteki “kitaplar” sözcüğü “vermezdi”
eyleminin nesnesi olarak söylenmesi gerekirken söylenmemiştir. Dolayısıyla
cümle, “Kitaplarına gözü gibi bakar, kitaplarını kimseye vermezdi.” şeklinde
düzeltilmelidir.
Aşağıdaki cümlelerde,
nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Ünlü sanatçı,
günlüğüne, İstanbul’a bir sonbahar akşamı gittiğini ve çok beğendiğini yazmış.
Ünlü sanatçı,
günlüğüne, İstanbul’a bir sonbahar akşamı gittiğini ve İstanbul’u çok
beğendiğini yazmış.
Yapıtlarında yaşama
ışık tutan sanatçı, gerçekçi bir yaklaşımla ve yalın bir dille oluşturuyor.
Yapıtlarında yaşama
ışık tutan sanatçı, yapıtlarını gerçekçi bir yaklaşımla ve yalın bir dille
oluşturuyor.
Çocuk, okuduğu
romandan çok etkilendiğini ve bir daha okuyacağını söyledi.
Çocuk, okuduğu
romandan çok etkilendiğini ve romanı bir daha okuyacağını söyledi.
Annesinden ayrı
kalmaya dayanamaz, bir yere gitse sık sık telefonla arardı.
Annesinden ayrı
kalmaya dayanamaz, bir yere gitse onu sık sık telefonla arardı.
Kardeşlerinden uzun süre
ayrı kalmış, çok özlemişti.
Kardeşlerinden uzun
süre ayrı kalmış, onları çok özlemişti.
4.
Tümleç Eksikliği
Sıralı, bağlı ya da
bileşik cümlelerde, tümleç alması gereken yüklemlerin; tümleç almamasından
kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
Çevresindeki insanları
çok sever, hep yardımcı olurdu.
Bu cümlede, “sever”
yükleminin nesnesi olan “Çevresindeki insanları” sözündeki “insanlar” sözcüğü
“yardımcı olurdu” yükleminin dolaylı tümleci olarak söylenmesi gerektiği halde
söylenmemiştir. Bu durum dolaylı tümleç eksikliğine yol açmıştır. Dolayısıyla
bu cümle, “yardımcı olurdu” yüklemine “onlara” ya da “çevresindeki insanlara”
dolaylı tümleci getirilerek: “Çevresindeki insanları çok sever, onlara hep
yardımcı olurdu.” şeklinde düzeltilmelidir.
Öğrencilerine arkadaşça
davranır, çok iyi iletişim kurardı.
Bu cümlede,
“davranır” yükleminin dolaylı tümleci olan “Öğrencilerine” sözcüğü “iletişim
kurardı” yükleminin ilgeç tümleci olarak söylenmesi gerektiği halde
söylenmemiştir. Bu durum ilgeç tümleci eksikliğine yol açmıştır. Dolayısıyla bu
cümle, “iletişim kurardı” yüklemine “onlarla” ya da “öğrencileriyle” ilgeç
tümleci getirilerek: “Öğrencilerine arkadaşça davranır, onlarla çok iyi
iletişim kurardı.” şeklinde düzeltilmelidir.
Aşağıdaki cümlelerde,
tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Güvenlik nedeniyle
yarın akşama kadar bu sokağa giriş ve çıkışlar yasaklanmıştır.
Güvenlik nedeniyle
yarın akşama kadar bu sokağa giriş ve bu sokaktan çıkışlar yasaklanmıştır.
Dedem, çocukları çok
sevdiği halde, çok yaşlandığı için artık baş edemiyordu.
Dedem, çocukları çok
sevdiği halde, çok yaşlandığı için artık onlarla baş edemiyordu.
Kampanyamıza
katkılarınızdan dolayı sizi kutluyor ve başarılar diliyorum.
Kampanyamıza
katkılarınızdan dolayı sizi kutluyor ve size başarılar diliyorum.
5.
Yüklem, Ekeylem ve Eylemsi Eksikliği
Sıralı, bağlı ve
bileşik cümlelerde, farklı yüklemlere bağlanması gereken ÖGElerin; aynı
yükleme, ekeyleme, eylemsiye bağlanmasından kaynaklanan anlatım
bozukluklarıdır.
İhtiyar adam, paraya
ihtiyacı olduğunu, bizden kendisine yardımcı olmamızı istedi.
Bu cümlede, iki ayrı
yargının, (paraya ihtiyacı olduğunu, bizden kendisine yardımcı olmamızı) aynı
yükleme (istedi) bağlanması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Dolayısıyla
birinci yargıya (paraya ihtiyacı olduğunu) uygun olan yüklem (söyledi)
getirilerek cümle, “İhtiyar adam, paraya ihtiyacı olduğunu söyledi, bizden
kendisine yardımcı olmamızı istedi.” şeklinde düzeltilmelidir.
Arkadaşlarla önce
yemek, ardından çay içtik.
Bu cümlede, iki ayrı ÖGEnin,
(yemek, çay) aynı yükleme (içtik) bağlanması anlatım bozukluğuna yol açmıştır.
Dolayısıyla birinci ÖGEye (yemek) uygun olan yüklem (yedik) getirilerek cümle,
“Arkadaşlarla önce yemek yedik, ardından çay içtik.” şeklinde düzeltilmelidir.
Yeni aldığımız ev,
şehir merkezine çok yakın, üstelik dediğiniz kadar pahalı değildi.
Bu cümlede, iki ayrı
yargının, (şehir merkezine çok yakın, dediğiniz kadar pahalı) aynı ekeyleme (değildi)
bağlanması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Dolayısıyla birinci yargıya (şehir
merkezine çok yakın) uygun olan ekeylem (idi) getirilerek cümle, “Yeni
aldığımız ev, şehir merkezine çok yakındı, üstelik dediğiniz kadar pahalı
değildi.” şeklinde düzeltilmelidir.
Yarınki sınavdan
sonra kimin çalışkan, kimin çalışkan olmadığı ortaya çıkacak.
Bu cümlede, iki ayrı
yargının, (kimin çalışkan, kimin çalışkan) aynı eylemsiye (olmadığı) bağlanması
anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Dolayısıyla birinci yargıya (kimin çalışkan)
uygun olan eylemsi (olduğu) getirilerek cümle, “Yarınki sınavdan sonra kimin
çalışkan olduğu, kimin çalışkan olmadığı ortaya çıkacak.” şeklinde
düzeltilmelidir.
Aşağıdaki cümlelerde,
yüklem, ekeylem ve eylemsi eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları yer
almaktadır. İkinci cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği
gösterilmiştir.
Babaannem, kitap
okumayı çok; televizyon seyretmeyi hiç sevmezdi.
Babaannem, kitap
okumayı çok severdi; televizyon seyretmeyi hiç sevmezdi.
Yarışmamıza katılmak
için birçok seyircimiz televizyonumuza telefon veya mektup gönderdi.
Yarışmamıza katılmak
için birçok seyircimiz televizyonumuza telefon etti veya mektup gönderdi.
Bu akşam teyzemler
bize, yarın akşam da biz teyzemlere gideceğiz.
Bu akşam teyzemler
bize gelecek, yarın akşam da biz teyzemlere gideceğiz.
Biz odada ders
çalışıyor, kardeşim de salonda çizgi film seyrediyordu.
Biz odada ders
çalışıyorduk, kardeşim de salonda çizgi film seyrediyordu.
Sınavdaki sorular
oldukça kolay; fakat verilen süre yeterli değildi.
Sınavdaki sorular
oldukça kolaydı: fakat verilen süre yeterli değildi.
Yarınki törende
herkes siyah kravat ve beyaz gömlek giymek zorundaymış.
Yarınki törende
herkes siyah kravat takmak ve beyaz gömlek giymek zorundaymış.
Dün gece şiddetli
fırtına ve yağmur yağdığı için birçok ağaç devrilmiş, yollar kapanmıştı.
Dün gece şiddetli
fırtına çıktığı ve yağmur yağdığı için birçok ağaç devrilmiş, yollar
kapanmıştı.
Gezi programını, yola
çıkmadan önce mi, yoksa sonra mı görüşelim?
Gezi programını, yola
çıkmadan önce mi, yoksa çıktıktan sonra mı görüşelim?
6.
Tamlama Yanlışlığı
Farklı tamlananlara
bağlanması gereken farklı tamlayanların aynı tamlanana bağlanmasından, bir de
tamlayanın ya da tamlananın eksik olmasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
Toplumu oluşturan
bireylerin sanat ve kültürel yönden gelişmesinde sanatçının yadsınamaz bir yeri
vardır.
Bu cümlede, “sanat”
ve “kültürel” tamlayanları “yönden” tamlananına bağlanmıştır, “sanat” sözcüğü
ad, “kültürel” sözcüğü sıfat olduğundan, bu sözcüklerin aynı tamlanana
bağlanması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Dolayısıyla “sanat” sözcüğünün
“yönünden” tamlananına bağlanması gerekmektedir. Cümle, “Toplumu oluşturan
bireylerin sanat yönünden ve kültürel yönden gelişmesinde sanatçının yadsınamaz
bir yeri vardır.” şeklinde düzeltilmelidir.
İnsan, yoksul
insanları koruyup gözetmeli ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmalıdır.
Bu cümlede, “yoksul
insanları” sözünün “ihtiyaçlarını” sözüyle ilgisi vardır. Çünkü söz konusu
“ihtiyaçlar”, “yoksul insanlar”a aittir ve bu aitlik ilgisinin kurulmaması
anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Dolayısıyla bu ilgi “onların” ya da “yoksul
insanların” tamlayanıyla kurularak cümle, “İnsan, yoksul insanları koruyup
gözetmeli ve onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmalıdır.” şeklinde
düzeltilebilir.
Aşağıdaki cümlelerde,
tamlama yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Doğum gününde
kardeşime bir hediye aldım, iyi dileklerimi yazdığım kartı üzerine yapıştırdım.
Doğum gününde
kardeşime bir hediye aldım, iyi dileklerimi yazdığım kartı hediyenin üzerine
yapıştırdım.
Ben daha çok, sanat
ve klasik müzik dinlemeyi severim.
Ben daha çok, sanat
müziği ve klasik müzik dinlemeyi severim.
Bir yapıt, öncelikle
okur kitlesinin belirlenmesi ve ona göre oluşturulması gerekir.
Bir yapıtın,
öncelikle okur kitlesinin belirlenmesi ve ona göre oluşturulması gerekir.
7. Ek
Yanlışlığı
Cümlede eklerin
yanlış ya da gereksiz kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
İnsanların, yaşamda
karşılaştıkları sıkıntılarla göğüs germeleri, gelecekleri için önem
taşımaktadır.
Bu cümlede
“sıkıntılarla” sözcüğündeki “-le (ile)” yanlış kullanıldığından anlatım
bozukluğuna yol açmıştır. Çünkü “göğüs germe” eylemi bir şeye karşı
yapıldığından, “sıkıntılar” sözcüğüne “-le (ile)” eki değil, yaklaşma durumu
eki (-e) getirilerek cümle; “İnsanların, yaşamda karşılaştıkları sıkıntılara
göğüs germeleri, gelecekleri için önem taşımaktadır.” şeklinde düzeltilmelidir.
Aşağıdaki cümlelerde,
ek yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Bu programla,
öğrencilerin sınava daha iyi bir biçimde hazırlanacağını sağlayacağız.
Bu programla,
öğrencilerin sınava daha iyi bir biçimde hazırlanmasını sağlayacağız.
Su sıkıntısının
nedeni, suyun bilinçli tüketilmemesindendir.
Su sıkıntısının
nedeni, suyun bilinçli tüketilmemesidir.
Dün bu konuyla ilgili
pek çok sorular çözdüm.
Dün bu konuyla ilgili
pek çok soru çözdüm.
Bu akşamki
seyrettiğimiz filmi hiç beğenmedim.
Bu akşam
seyrettiğimiz filmi hiç beğenmedim.
Romanın, birbirini
sevmiş ancak bir türlü birbirine kavuşamamış iki âşığın yaşamını dile
getiriyor.
Roman, birbirini
sevmiş ancak bir türlü birbirine kavuşamamış iki âşığın yaşamını dile
getiriyor.
Ne zaman yağmur yağsa
içime bir ferahlık kaplıyor adeta.
Ne zaman yağmur yağsa
içimi bir ferahlık kaplıyor adeta.
Hafta sonu, bizi
işyerindeki arkadaşlarına tanıştırdı.
Hafta sonu, bizi
işyerindeki arkadaşlarıyla tanıştırdı.
Bakkaldan biraz
kahvaltılık malzemesi alalım.
Bakkaldan biraz
kahvaltı malzemesi alalım.
8.
Çatı Uyuşmazlığı
Bileşik cümlelerde
temel cümlenin yükleminin etken olup yan cümlecikteki eylemsinin etken
olmamasından ya da temel cümlenin yükleminin edilgen olup yan cümlecikteki
eylemsinin edilgen olmamasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
Öğle yemeği yedikten
sonra toplantı için salona geçildi.
etken
edilgen
Bu cümlede, yan
cümledeki eylemsinin (yedikten) etken temel cümlenin yükleminin (geçildi)
edilgen bir eylem olması, anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Bu nedenle söz
konusu yüklem ve eylemsi ya etken ya da edilgen yapılarak ortadaki çatı
uyuşmazlığı kaldırılmalıdır. Yani bu cümle iki şekilde düzeltilebilir:
Öğle yemeği yendikten
sonra toplantı için salona geçildi.
edilgen
edilgen
Öğle yemeği yedikten
sonra toplantı için salona geçtik.
etken
etken
Aşağıdaki cümlelerde,
çatı uyuşmazlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları yer almaktadır. İkinci
cümlelerde bu bozuklukların nasıl giderileceği gösterilmiştir.
Derslerinize düzenli
bir şekilde çalışılıp istediğiniz üniversiteyi kazanabilirsiniz.
Derslerinize düzenli
bir şekilde çalışıp istediğiniz üniversiteyi kazanabilirsiniz.
Yol kenarlarına
atılan çöpler görevlilerce toplandıktan sonra kamyona doldurulup çöplüğe
döktüler.
Yol kenarlarına
atılan çöpler görevlilerce toplandıktan sonra kamyona doldurulup çöplüğe
döküldü.
Birçok önlem aldıysak
da bazı bölgelerimizde erozyonun önüne bir türlü geçilemedi.
Birçok önlem
alındıysa da bazı bölgelerimizde erozyonun önüne bir türlü geçilemedi.
Bu iş bitirilince
vakit kaybedilmeden hemen öteki işe başlamalısınız.
Bu iş bitirilince
vakit kaybedilmeden hemen öteki işe başlanmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder