28 Aralık 2016 Çarşamba

NE SORULUR, NE İSTENİR?

Dil bilgisi konularının tümünü bilseniz de bazı soruların sizden ne istediğiniz anlayamayabilirsiniz. Hatta uzun uzun tanımlar verilerek sorulmuş bazı soruları gördüğünüzde o soruyu hemen atladığınızı görür gibiyim. Lütfen terimlerin gözünüzü korkutmasına izin vermeyin. Adım adım ilerleyerek her soruyu çözebilirsiniz. Bugünkü konumuz "Ne sorulur, ne istenir?"olacak.

Önce birden çok adı olan bazı terimleri sıralayalım:

İsim: ad
Fiil: eylem
Fiilimsi: eylemsi
İsim fiil: ad eylem
Sıfat fiil: ortaç
Zarf fiil: ulaç/ bağ fiil/ bağ eylem
Zamir: Adıl
Zarf: belirteç
Sıfat: Ön ad
Edat: ilgeç
Ünsüz değişmesi: yumuşama
Ünsüz benzeşmesi: sertleşme

Bu terimlerin tümüne kaynaklarda rastlayabilirsiniz. Kaynağın tercihini belirleyip sorulara öyle yanıt vermenizi öneririm.

Şimdi sorulardaki terimleri ele alalım:

TÜR

Aşağıdaki sözcüklerin hangisi tür bakımından diğerlerinden farklıdır? 


Bu sorudaki anahtarınız "tür" sözcüğüdür. Sözcüğün isim, sıfat zamir, fiil, fiilimsi, zarf, edat, bağlaç gibi sözcük türlerinden hangisi olduğu sorulmaktadır. 

Bu sorulara yukarıdaki sözcük türlerinden biriyle cevap vermelisiniz.

YAPI

Aşağıdaki sözcüklerin hangisi yapı bakımından farklıdır?

Bu sorudaki anahtarınız "yapı" sözcüğüdür. Bir sözcüğün yapısı basit, türemiş veya birleşik olabilir. Basit sözcükler ek almamış veya yalnızca çekim ekleri almış sözcüklerdir. 
"suya" sözcüğü basit bir sözcüktür çünkü yalnızca çekim eki almıştır.
"susuz" sözcüğü türemiş bir sözcüktür. Sözcüğün kök veya gövdesinden yeni anlamlar yapan yapım eki almıştır.
Birleşik sözcüklerde anlamlı iki sözcük birleşmiştir. Farklı türlerde sözcükler birleşerek yeni sözcükler oluşturabilir.
Çekyat birleşik bir sözcüktür. Çek ve yat eylemleri birleşerek bir isim oluşturmuştur. 

Bu sorulara cevabınız basit, türemiş, birleşik olmalıdır.

ÇEKİMLİ FİİL

Fiilleri çekmek için kipleri kullanırız. Bunları haber kipleri ve dilek kipleri olarak ikiye ayırırız. Haber kipleri neredeyse matematik formüllerinin kesinliği ile kullanılır:
-miş           duyulan geçmiş
-di,            görülen geçmiş
-yor,          şimdi
-ecek,       gelecek
-r/-mez)    geniş zaman bildiren haber kipleridir.

-se,          koşul
 -e,           istek
 -meli        gereklilik bildiren kiplerdir. Emir kipi fiillerin hiç ek almamış halleridir. Bu kiplere dilek kipleri denir.

Aşağıdaki cümlelerde kaç tane çekimli fiil vardır?

sorusunda anahtarınız yukarıda saydığımız kipler olmalıdır. Bu ekleri almış fiil görevli sözcükler çekimli fiillerdir.

Bu sorulara yukarıdaki kiplere sahip kaç tane fiil olduğunu sayarak cevap vermelisiniz.

* Bazı kiplerin fiilimsi eki olarak da kullanıldığını unutmayın.
Bilmiş çocuk:  sıfat fiil yapan -miş
Çocuk soruyu bilmiş. haber kipi olan -miş

Yakacak kömür kalmadı. sıfat fiil yapan -acak
Bu kış da kömür yakacak.  haber kipi olan -acak

* Bazı kipler ses olaylarına göre değişir, bazıları değişmez.

Git- ti. (-di)
Benzi-yor ( -yor)

* Geniş zamanın olumsuzu -mez eki ile yapılır. Diğer tüm kiplerin olumsuzu (-ma) ile yapılır.

Bilir (-r)  Bil (-mez)

Benze- miş (-miş)  Benze-me-miş (-me) (-miş)

BİRLEŞİK ÇEKİM

Birleşik yapının anlamlı iki sözcükle oluşturulduğundan söz ettik. Birleşik çekim ise iki kipin üst üste olması demektir.

"Bakıyordu " sözcüğünün yapısı basittir. Çünkü bak- yapım eki almamış bir sözcüktür. Çekimi ise birleşiktir. Çünkü -yor ve -dı kipleri birlikte kullanılmıştır.

Bakıyor: basit yapı+ basit çekim
Bakıyordu: basit yapı+ birleşik çekim
Bakabiliyordu: birleşik yapı+ birleşik çekim

sonda kalan -dı ise hikayesi,
sonda kalan -mış ise rivayeti,
sonda kalan -sa ise koşulu diye okunur.

Örneğin:

Bakı-yor+du: şimdiki zamanın hikayesi
Bakı-yor+muş: şimdiki zamanın rivayeti
Bakı-yor+sa: şimdiki zamanın koşulu şeklinde okunur.

Kaç tane birleşik çekimli eylem vardır?

Bu sorulara kip+kip şeklindeki çekimleri sayarak cevap vermelisiniz.

ANLAM KAYMASI/ ZAMAN KAYMASI

Kiplerin fiillerle ilgili haber ve tasarlama bildirdiklerini öğrendiniz. Bazı durumlarda kipte bildirilen zamanla, zarfta bildirilen zaman birbirini tutmaz.

Babam yarın İzmir'e gidiyor.

-yor şimdiki zamanı bildirir. Yarın dendiği halde gelecek zaman kipi olan -ecek kullanılmadığından anlam kayması vardır.

Her sabah koşuyorum.

-yor şimdiki zamanı bildirir. Her zaman dendiği halde geniş zaman kipi olan -r kullanılmadığından anlam kayması vardır.
* Anlam kayması anlatım bozukluğu değildir. 

Hangisinde anlam kayması vardır?

Bu sorulara zarftaki zamanla kipte bildirilen zamanın uymadığı cümleyi bularak cevap vermelisiniz.

EK FİİL

Günümüzde ek fiilin yalnızca iki işlevi vardır. 
* Birleşik çekim yapmak
* İsimleri yüklem yapmak

Yine gülüyormuş. (kip+kip yapan ek fiil)
O gün hava güzeldi. (isimleri yüklem yapan ek fiil)

* Ek fiilin geniş zamanı cümlede kullanılmayabilir.
 Hava güzel. (ek almamış olsa da isim yüklem olabilmişse ek fiil vardır.)

* Cümlenin yapısına göre birden fazla kip almış eylem olabilir.
Bahar erken gelmişse, en hoş eğlence pikniktir.
                  kip+kip                     yüklem olabilmiş isim

Aşağıdaki metinde kaç tane ek fiil vardır?

Bu sorulara kip+kip durumundaki fiilleri ve yüklemleri isim köklü sözcükler olan cümleleri sayarak cevap vermelisiniz.



YGS- ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ- ÇIKMIŞ SORULAR

1.Görülenleri, duyulanları, düşünceleri süslü , yaldızlı sözler kullanmadan,yapmacıklığa düşmeden, anlaşılması güç, uzun cümlelere yer vermeden en kısa yoldan dile getirmek gerekir.Kıvrımlara , karışık yollara sapmadan derdimizi söyleyeceğimizi belirtmemiz gerekir.            Bu parçada sözü edilen özellik hangisiyle adlandırılabilir?A ) Yoğunluk      B ) Doğruluk              C ) Açıklık            D ) Yalınlık                 E ) Duruluk

2. Arkadaşlarına şöyle diyordu: “Okula gitmeyen arkadaşıyla kardeşini aradı.” Şimdi bunu nasıl anlamalıyız?Arkadaşıyla bir olup kardeşini mi aradı?Hem kimin kardeşi?Yoksa hem arkadaşını hem onun kardeşini mi aradı?Okula gitmeyen kimdi?            Parçada eleştirilen cümlenin anlatımında eksik olan hangi özelliktir?A ) Duruluk           B ) Açıklık             C ) Yalınlık            D ) Sağlamlık         E ) Akıcılık

3.İki nokta arasındaki en kısa yol “doğru”dur.En mantıklı yolu seçmek, yapılacak en akıllıca, en “doğru” iştir demek! Atalarımız da : “Sağ elle sol kulağını gösterme.”buyurmuşlar.Gelelim örneğe: “Bütün fertlerinin günü resim yaparak geçirdiği bir Amerikalı aile var.”mı demeli, yoksa “Bütün fertleri günü resim yaparak  geçiren  bir Amerikalı aile var.” biçiminde mi kurmalı bu cümleyi?Böyle bozuk cümleler kuranların kalemlerini ellerinden kapıp    almalı diyorum!Bu parçada yakınılan anlatım eksikliği hangisidir?
A ) Duruluk               B ) Yoğunluk C ) Özlülük                D ) Doğruluk              E ) İnandırıcılık

4. “Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğine kaçınıyor.Sıfatlar, benzetmeler için de bu böyle.Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü sözcüklerle yorduğu da söylenemez.Öğretici bir hava taşımamalarına karşın, yine de bu şiirlerde bir eksiklik var:Başka şiirleri hatırlatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz.”diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bulduğu eksiklik nedir?A ) Yalınlık                B ) İçtenlik C ) Yoğunluk            D ) Açıklık          D ) Özgünlük         (1982 ÖSS)
5.Yazarlıkta ilk öğretmenim annemdir.Annem İstanbulluydu.  Anadolu’yu yakından görüp tanımıştı.Halkın dil ve düşünce gerçeklerini içine iyice sindirmişti.Okur yazardı;ama gramer bilmezdi.Edebiyat bilgisi kıt bir kadındı.Sezgisi güçlüydü.Yazdıklarımı anneme okur, nasıl olduğunu sorardım.Yazdıklarımın kimi yerlerini “Burası olmamış.”diye eleştirirdi.Nedenini sorduğumda:“Böyle denmez de ondan.” derdi.Parçaya göre yazarın annesinin, onun anlatımında bulunmasını istediği nitelik nedir?
A ) Doğallık              B ) Duruluk C ) Akıcılık               D ) Özgünlük           E ) Tutarlılık

6. Klasik sanatçılar, az konuşur;ancak çok şey anlatırlar.İşe yaramayan ne varsa atarlar yazılarından.Onlarda parlak, şatafatlı  tek cümle bulamazsınız.Yeni bir şey söylemezler;ama söylediklerini sağlam söylerler.Tek tutukluk,tek pürüz yoktur onların eserlerinde.            Parçaya göre klasik sanatçılarda aşağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi yoktur?
A ) Özlülük                B ) Duruluk  C ) Akıcılık               D ) Yalınlık               E ) Süslülük

7. Güzel bir kadının makyaja  ihtiyacı yoktur,Akıllı bir erkeğin pahalı ve şık elbiselere ihtiyacı olmadığı gibi.Bir elmanın tadı nasıl parlak kırmızısından ileri gelmiyorsa bir yapıtın da güzelliği parlak sözlerden ileri gelmez.Bu parçada aşağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır?
A ) Yalınlık                B ) Duruluk     C ) Özlülük                D ) Akıcılık            E ) Özlülük

8. Romanda anlatılanları, yaşayan bir insan yazarsa nasıl sonuca ulaşır; yaşamadan ilgi duyan yazarsa ne türlü bir sonuca ulaşabilir?Ben diyorum ki:Eğer babalık sevgisini göstermek istiyorsak bir romanda, baba olan bir yazarsa , daha başarılı olur.Yoksa aşağı yukarı olur.Parçaya göre bir romanın anlatımında  bulunması gereken nitelik hangisidir?
A ) Akıcılık               B ) DoğallıkC ) Özlülük                D ) Yalınlık            E ) Özgünlük


1.A   2.B  3.A  4.D  5.A  6.E  7.A   8.B   

YGS- CÜMLEDE ANLAM- ÇIKMIŞ SORULAR

Cümlede Anlam YGS'de Çıkmış Sorular

Cümlede Anlam, Cümlenin Anlamı ve Yorumu YGS 2010-2014 Çıkmış Sorular ve Cevapları
Cümlenin anlamı ve yorumu konusuyla ilgili YGS'de son 5 yılda çıkmış sorular aşağıdadır. 2014-2010 yılları arasında YGS'de çıkmış cümle anlamı soruları
Cümle Anlam YGS Çıkmış Sorular

1. Hem roman hem de öykü yazan Truman Capote da öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote özellikle kısa öykünün yazar için bir tür parmak jimnastiği olarak değerlendirilmesine itiraz eder.
Capote'nun kısa öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman ile eş değer tutulması
B) Kolayca yazıldığının düşünülmesi
C) Hacimsiz olarak kabul edilmesi
D) Anlatımın yavan olarak görülmesi
E) Okur kitlesinin farklı gösterilmesi
(2014-YGS)

2. 1769'da Nicholas Cugnot adında bir Fransız askeri tarafından karada yol alan ilk mekanik taşıt yapılıncaya kadar kara taşımacılığı; katır, at gibi hayvanlar tarafından çekilen arabalarla sağ­lanıyordu.
Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karada yol alan ilk mekanik taşıt askerî amaçlarla üretilmiştir.
B) Mekanik taşıtlar, hayvan taşımacılığını sona erdirmiştir.
C) Hayvan gücüyle çekilen kara araçları çok uzun süre kullanılmıştır.
D) Mekanik taşıtlar, XVIII. yüzyılda yalnızca Fransa'da kullanılmıştır.
E) Profesyonel taşımacılık faaliyetleri, XVIII. yüz­yılda Fransa'da başlamıştır.
(2014-YGS)

3. Klasik eserleri okumaya en çok, kendi yazdıkla­rımı tekrar ettiğimi hissettiğim zamanlarda ihti­yaç duyarım.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Kimi eserlerin her dönemde okunurluğunu sürdürdüğü bilinir.
B) Bir yazarın, okuduklarından etkilenmeden yazması mümkün değildir.
C) Her eser, başka metinlerden alınan parçalarla renklenen bir tablodur.
D) Yazar, benzer ürünler ortaya koymaktan kaçınmak istiyorsa yazdıklarını ara sıra göz­den geçirmelidir.
E) Çağını aşmış eserleri okuma, yaratıcılığı bes­leyen bir etkinliktir.
(2013-YGS)

4. Bir gazeteci, söyleşi yaptığı kişinin rahatsız ola­bileceği bir soruyu, kendisiyle soru arasına mesafe koyarak üçüncü kişilerin ağzından sor­malıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu ilkeye dikkat edi­lerek hazırlanmış bir sorudur?
A) Çok önemli iki ödül almasına rağmen son romanınızın çok satılmamasının nedeni ne olabilir?
B) Bazı eleştirmenler son romanınızın bazı bölümlerinin bir Alman yazarın romanından alındığını iddia ediyor, bu konuda ne düşünü­yorsunuz?
C) Eserlerinizde soyut konuları ele alışınızın okuyucuyu yorduğunu düşünmüyor musu­nuz?
D) Bazı yazarlarımızın dediği gibi "Keşke yayımlamasaydım!" diye düşündüğünüz yazılarınız oldu mu?
E) Eserlerinizde aynı konuyu işleyip durmaktan kurtulamamanızı neye bağlıyorsunuz?
(2013-YGS)

5. Şiir, yalnızca acıları, yoksunlukları, mutsuzlukları dile getirmemelidir. —?
Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle sürdü­rülemez?
A) Gerçekte de sevinçle hüzün, ölümle yaşam yan yana karşımıza çıkmaz mı
B) Türk halk müziğinde uzun havalardan sonra oyun havalarına geçilmez mi
C) Okuyucunun şiirden alacağı hazzı sınırlama­ya gerek var mı
D) Günümüzde insan yaşamının trajik yönlerini yansıtan eserler de ilgi çekmiyor mu
E) Şiir okuyucusunu karamsarlığa itmenin bir anlamı var mı
(2013-YGS)

6. (I) Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanan bir şairi­miz... (II) İkinci kitabıyla tekrar okuyucunun kar­şısında. (III) Açık ve yalın anlatımlı, kısa dizeler­den oluşan şiirlere imza atmış. (IV) Sanatçının bu kitabındaki tüm şiirleri yine okuyucunun duyum­sama ve düş kurma yetilerini harekete geçiriyor. (V) Şair, şiirleriyle okuyucuyu kimi zaman yoğun karanlıkların içine, kimi zaman da aydınlık gün­düzlere götürüyor.
Bir şairden ve şiirlerinden söz edilen bu par­çadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, okurların beğenisini kazandığı üzerinde duruluyor.
B) II. cümlede, kimi ürünlerini bir araya topladığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, şiirlerinin dil ve biçim özellikleri dile getiriliyor.
D) IV. cümlede, işlev yönünden önceki şiirleriyle benzerliği olduğu sezdiriliyor.
E) V. cümlede, şiirlerde birbirine karşıt durumla­rın işlendiğinden söz ediliyor.
(2013-YGS)

7. (I) ABD'Iİ bilgisayar uzmanı Scott Fahlman tara­fından bulunan ve İnternet'in vazgeçilmezlerin­den olan gülen surat (smiley) tam 30 yaşında. (II) Fahlman, duyguların yazı dilinde ifade edilmesini kolaylaştırmak için iki nokta ve parantez işaretle­rini kullanarak bir ifade oluşturdu. (III) Bu "gülen suraf'ı ilk olarak üniversitenin e-posta listesine yolladığı bir notta kullandı. (IV) Fahlman, öğren­cilere ve çalışma arkadaşlarına şöyle yazdı: "Şaka yaptığınızı belirtmek için şunu kullanmayı öneriyorum: :-)" (V) Kısa zamanda kabul gören bu mutluluk ifadesini bugün İnternette yazışır­ken sıklıkla kullanıyoruz. (VI) Mutluluğumuzu artık bununla ifade ediyoruz.
Gülen suratın (smiley) anlatıldığı bu parçada­ki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, kaç yıl önce ortaya çıktığı açık­lanmıştır.
B) II. cümlede, yeniliğin hangi amaçla ortaya konduğu belirtilmiştir.
C) IV cümlede, önerisini kimlerle paylaştığı dile getirilmiştir.
D) V. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) VI. cümlede, işleviyle ilgili bir değişiklikten söz edilmiştir.
(2013-YGS)

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde klasiklerle ilgili farklı bir düşünce dile getirilmiştir?
A) Söyledikleri, hiçbir dönemde tüketilmez.
B) Okurların dünyasında özgün ve değişmeyen bir yeri vardır.
C) İnsan, yaşamının her döneminde onlarda kendini bulur.
D) Anlaşılıp kavranabilmesi özel bir çaba, özel bir okurluk donanımı gerektirir.
E) Onları okumaktan alınan haz hiçbir zaman azalmaz.
(2012-YGS)

9. Yazar; karşıtlıkların üst üste yığıldığı, ucu açık, kesin bir yargıya götürmeyen, tam bitmeyen metinleriyle, okuru düşüncelerin eşiğinde bırakı­yor.
Bu sözlere göre yazarın, okura yönelik olarak gerçekleştirmek istedikleri arasında aşağıda­kilerden hangisi yoktur?
A) Okuduklarını tamamlatıp onu bütünselliğe kavuşturtma
B) Düş gücünü geliştirme
C) Çok boyutlu düşündürme
D) Yorumlamaya yönlendirme
E) Söylenenlerin kanıtlanmasını isteme
(2012-YGS)

10. (I) Mario Giordano'nun Deney adlı romanı ilk kez dilimize çevrilmesine karşın sinemaseverler bu isme yabancı değil. (II) Deney önce Das Experiment, ardından a The Experiment adlarıy­la iki kez sinemaya uyarlanmıştı. (Ill) Bu uyarla­malar, romanı kadar başarılı değilse de ilki Alman, ikincisi Amerikan yapımı olan her iki film de seyircilerin ilgisini çekmişti. (IV) Doğrusunu söylemek gerekirse hikâyesi o kadar etkileyici ve sinemaya uyarlamaya o kadar elverişli ki bu film­lerin ilgi çekmemesi için yönetmenlerin özel bir beceriksizlik göstermeleri gerekliydi. (V) Çünkü Deney otorite ve güç arasındaki ilişkiyi, iktidarın doğasını ve büyüsünü, hapishanenin işlevini, sonuç olarak da insanın karanlık yanlarını sorgu­layan bir roman.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gisinde hem olumlu hem de olumsuz bir eleş­tiri söz konusudur?
A) I.        B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.
(2012-YGS)

11. (I) Tanpınar'ın yarım kalmış son romanı Ay'daki Kadın bir rüyadan uyanışla başlar ve içinde "rüya" sözcüğünün geçtiği bir cümleyle yarıda kalır. (II) Kitapta en çok yinelenen sözcüktür rüya; roman da adını, edebiyatımızda benzeri az bulu­nur bir mizahla kurulmuş eşsiz bir rüyadan alır. (III) Tanpınar'ın roman ve şiirlerini yakından tanı­yanlar için Ay'daki Kadın'ın baştan aşağı bir rüya dili ve atmosferiyle kurulduğunu söylemek de şaşırtıcı olmayacaktır. (IV) Ay'daki Kadın, daha ilk sayfasından anlaşılacağı gibi okuyucuyu Tanpınar'ın o bilinen dünyasının nazlarına hemen götüren bir roman. (V) Öte yandan, tamamlan­mamış kitabın dünyası, çok belirgin düzeltmele-riyle Tanpınar'ın kimi romancı sırlarını ve karar­sızlıklarını açığa vuran bir dünya.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gisinde kişisel düşünceye ver verilmemiştir?
A) I.        B) II.      C) III.      D) IV.      E) V.
(2012-YGS)

12. (I) Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 1940'ta yayımladığı, ikinci şiir kitabı olan Çocuk ve Allah okurla yeni­den buluşuyor. (II) Türk şiirinin dil ve yapı bütün­lüğü bakımından en sağlam yapıtlarından biri. (III) Bin yıllık Türk şiirinin yüzyılımızdaki son hal­kası olarak varlığını koruyor. (IV) Şair; kitapta, insanın evrendeki yerini, doğanın görkemi karşı­sındaki sarsılış ve duyuşlarını dile getiriyor. (V) Bunları çocuklara özgü bir düş gücüyle yansıtı­yor.
Bir şair ve yapıtından söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, anlatılan kitabın daha önce de basıldığından söz edilmiştir.
B) II. cümlede, şiirlerin benzerlerinden ayrılan yönlerine değinilmiştir.
C) III. cümlede, şiirleri güzel ve etkileyici kılan etkenler üzerinde durulmuştur.
D) IV. cümlede, işlenen temalara değinilmiştir.
E) V. cümlede, şiirlerin nasıl bir bakış açısıyla oluşturulduğu belirtilmiştir.
(2012-YGS)

13. (I) Servetifünun temsilcileri içinde Tevfik Fikret'ten sonra en büyük şair" olarak nitelendirilen Cenap Sahabettin ile okul kitaplarında ilk karşılaşmam hançer gibi keskin bir Erzurum kışına rastlar. (II) Zaten büyük bir çoğunluğumuz şair ve yazarlarla ancak okul kitaplarında tanışmışızdır. (III) Ne gariptir ki o büyük şairin o büyük şiiriyle Erzurum'un kan donduran, kasıp kavuran soğu­ğu yüzünden bir türlü ısınmayan sınıfında tanı­şınca içim ısınmıştı. (IV) Şiir sevenler bilir; şiir insanın içini ısıtır, yerine göre serinletir, düşünce­lerin ağırlığından kurtarır, alır götürür insanları bir yerlere gönlünün elinden tutarak. (V) Elhân-ı Şitâ, o soğuk kış mevsiminde, o yatılı okulda yalnızlı­ğımın ve özlemlerimin üzerine örtülüveren sıca­cık bir battaniye etkisi yaratmıştı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gisinde yalın bir anlatım söz konusudur?
A) I.        B) II.      C) III.      D) IV.      E) V.
(2012-YGS)

14. (I) Yaşadığı dönemin şiir anlayışından uzakla­şarak uçlarda dolaşan, alışılmadık bağdaştır­maları ve imgeleriyle zaman zaman, bilinen söylemin dışına taşan şair, sürekli yenilikler peşinde koşmuştur. (II) Karşılaştığı insanlık durumlarına yeni duygu ve anlamlar yükleyerek onları yeniden yazmıştır. (III) Şiirlerini oluşturur­ken boş alanlar bırakmış, uzun dizeleri kırmış­tır. (IV) Şiirde bir yenilik gerçekleştirmek için dilin yerleşik söz değerlerini olduğu gibi kullan­maktan kaçınmış, dili yeniden kurmaya yönel­miştir. (V) Şiirlerinin çoğunda, çok anlamlı söz­cükler kullanarak değişik çağrışımlar uyandır­mıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi, sözü edilen şairin şiirlerinin içeri­ğiyle ilgilidir?
A) I.        B) II.     C) III.     D) IV.     E) V.
(2011-YGS)

15. (I) Kimi şairler vardır, daha ilk şiirleriyle yeni bir içerik, yeni bir biçim yaratırlar. (II) Bu şairler, sürekli bir arayış içinde olduklarından zaman zaman şaşırtsalar da düş kırıklığına uğratmaz­lar okurlarını. (III) Moda yönelişlere itibar etmez­ler, dışarıdaki "gürültü" dikkatini dağıtmaz bu tip şairlerin. (IV) Kendilerini yenileme süreci içinde olan bu şairler okurlarının beklentilerini boşa çıkarmazlar. (V) Şiirin iç sese dayandığı­nın, yapısal bir bütünlük ve sağlamlık gerektir­diğinin bilincindedirler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) III. ve V.     B) IV. ve V.      C) II. ve IV.
D) I. ve III.       E) I. ve II.
(2011-YGS)

16. (I) Berna Moran'ın deyişiyle "huzursuzluğun romanı", Fethi Naci'ye göre de "Türkçenin en güzel aşk romanı" olan Huzur'un yayımlanışı-nın üzerinden yaklaşık elli yıl geçti. (II) Bu romanda olaylar, bir ağustos günü başlar ve radyodan İkinci Dünya Savaşı'nın başladığını haber veren bir anonsla biter. (III) Her ne kadar ilk bakışta aşk romanı gibi görünse de günahın ve kavuşmanın değil, Doğu'yla Batı'nın, huzur­suzluğun, zaman ve müziğin romanı olarak kabul edilir. (IV) Huzur, hiçbir zaman Madam Bovary'nin yarattığı etkiye benzer bir etki yaratmamıştır. (V) Madam Bovary gibi can sıkı­cı taşranın romanı değildir Huzur; tam tersine çok eski, çok köklü bir kentin, İstanbul'un, Boğaziçi'nin romanıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde değerlendirme söz konusu değildir?
A) I.        B) II.     C) III.     D) IV.     E) V.
(2011-YGS)

17. (I) Günümüzde, yeni yetişen genç yazarlar ken­dinden öncekileri tanımadıkları, okumadıkları için bir eksiklik duymuyor sanki. (II) Bunlar deneyimli, usta yazarların önünde yaprak gibi titremiyor artık, kendine çok güveniyor. (III) Bununla birlikte yapıtları ilgiyle karşılanan, geniş okur kitlelerine seslenen sanatçının çok iyi yazar olduğu yanılgısına düşüyor. (IV) Yeni kuşağın "Ne olacaksa çabucak olsun." düşün­cesinden doğan bu gözü kara yarış, bence oldukça tehlikeli. (V) Çünkü bu, bireyciliğin, "ben ben"ciliğin egemenliği anlamına gelir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgi­li olarak aşağıda verilenlerden hangisi yan­lıştır?
A) I. cümlede, usta yazarların, edebiyat dün­yasındaki gelişmelerden kaygılandıkları dile getiriliyor.
B) II. cümlede, genç yazarların değişen tutum­ları hakkında bilgi veriliyor.
C) III. cümlede, yanlış bir kanıya değiniliyor.
D) IV. cümlede, olumsuz bir durumla ilgili kişi­sel görüş belirtiliyor.
E) V. cümlede, önceki cümlede belirtilenle ilgili yorum yapılıyor.
(2011-YGS)

18. Paul Valer, "Küçük dergiler, edebiyatın, şiirin laboratuvarıdır." demiştir.
Sanatçı, bu sözüyle küçük dergilerin hangi özelliğini belirtmek istemiştir?
A) Belirli türlere bağlı kalma
B) Ürünleri seçerek yayımlama
C) İlk yapıtlara ve yeniliklere yer verme
D) Yapıtları yazarlardan ayırarak düşünme
E) Okurların beğenisini geliştirmeyi önemseme
(2010-YGS)

19. "Yazacaklarım, yazdıklarım gibi olacaksa sözün onurunu koruyarak kalemimi kâğıdın yanı başı­na bırakıveririm." demiş bir şairdir o.
Sanatçı bu sözleriyle aşağıdakilerden han­gisini anlatmak istemiştir?
A) Yazın alanında kendini göstermeyi herkesin başaramayacağını
B) Kendi söylemini her şeyin üzerinde tuttuğu­nu
C) Çok yapıt vermenin, zamanla yazarları bu işten soğuttuğunu
D) Kimi yazarların eleştirilerden çekindiği için yazmadığını
E) Kendini yinelemeye başlarsa yazmaktan vazgeçeceğini
(2010-YGS)

20. I. Sanatçı, toplumsal ilişkileri öyle bir biçimde
ortaya koymalıdır ki başkaları da o ilişkileri görebilsin.
II. Çağından sorumlu olan bir sanatçı, gerçeği dile getirmekle yetinmez, aynı zamanda onu yeniden biçimlendirme amacını güder.
III. Değerlerini yitirmiş bir toplumda sanat, doğ­ru sözü söyleyecekse yitirilen değerleri de yansıtmak zorundadır.
IV. Toplumcu dünya görüşünü benimseyen sanat, dünyanın değişebileceğini göstermeli, değişmesine yardım etmelidir.
V. Sanatçıya görevini anımsatmak ve onu uyar­mak toplumsal bir sorumluluktur.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangi­leri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II.        B) II. ve IV.       C) II. ve V.
D) III. ve IV.      E) IV. ve V.
(2010-YGS)

21. (I) Onca güzel, onca kalıcı şiir yazmış, Türk şiiri­ne yeni renkler katmış bir şairin arada sırada kötü şiir yayımlayabileceğin! kabul edebiliriz. (II) Buna bir itirazımız yok. (III) Ama bu, gelecekte onun sanatsal değerine gölge düşürür. (IV) Hangi yaşta, hangi aşamada olursa olsun şaire hep daha iyisini, yenisini yazmak yakışmaz mı? (V) Elli yılda kazandığı ustalık sıfatına zarar ver­mesi doğru mudur şairin?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden başlayarak olumsuz nitelikli eleştiriye yer verilmiştir?
A) I.        B) II.      C) III.      D) IV.    E) V.
(2010-YGS)

22. (I) Âşık geleneğinin teknolojiyle tanışması, gra­mofonla olmuştur. (II) Radyo yayınlarında halk müziğine ve âşık tarzı ürünlere yer verilmesiyle birlikte gelenek, geniş kesimlerle buluşmuştur. (III) Her zaman, her yerde dinleme olanağı veren plak ve kasetler geleneğe farklı bir boyut kazandırmıştır. (IV) Sonraki yıllardaysa televiz­yonda, aşık edebiyatı ürünlerine daha fazla yer verilmiştir. (V) Artık, kahvehaneler ve köy odala­rından çok, elektronik ortamda yorumlanan bu ürünlerin eğitici yönü, eğlendirici yönünün geri­sinde kalmıştır.
Âşık geleneğinin anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağı­da verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir gelişmeden söz edilmiştir.
B) II. cümlede, nasıl yaygınlaştığı anlatılmıştır.
C) III. cümlede, bir yeniliğin dinleyicilere sağla­dığı kolaylık dile getirilmiştir.
D) IV. cümlede, dinleyici isteklerinin önemsen­diği belirtilmiştir.
E) V. cümlede, işlevinde görülen bir değişiklik ortaya konmuştur.
(2010-YGS)

23. (I) Günümüzde yayıncılar, çok satan kitapların peşinde koşuyor, bir yazarın ya da kitabın değerini ne kadar sattığı belirliyor. (II) Reklamı­nı, etkinlik sayısı ve ziyaretçi çokluğuna bağla­yarak yapan kitap fuarları da bu tutumu besli­yor. (III) Artık çok satan kitap, iyi kitap olarak algılanıyor. (IV) Böyle bir ortamda yetişen genç bir yazarın, "Okunuyorum öyleyse varım." demesinden doğal ne olabilir? (V) Bu yüzden yazarlar, nitelikli ama okunmayan kitaplar yaz­ma yerine, popüler romanlar üretmeyi, medya­da çok görünmeyi yeğliyorlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, saptama yapılmıştır.
B) II. cümlede, bir zorunluluk dile getirilmiştir.
C) III. cümlede, değişen bir değerlendirme ölçütünden söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, sonuç ortaya konmuştur.
E) V. cümlede, yazarların yönelimi üzerinde durulmuştur.
(2010-YGS)

24. (I) Küçüklüğümden beri, babam edebiyatçı olduğu için doğal olarak hep edebiyatın için­deydim. (II) Ama nedense yazmayı uzun yıllar hiç düşünmedim. (III) Yazmaya babamla ilgili bir anı kitabı yazarak başladım. (IV) O kitabı yazarken bir de öykü gelişti, yazma gücümü böylece keşfettim. (V) Ondan sonra, demek ki yazabiliyormuşum, dedim; öyle de devam etti.
Bir yazarın kendini anlattığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağı­da verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, çocukluğunun geçtiği ortama ilişkin bilgi veriyor.
B) II. cümlede, kendisinin de açıklayamadığı bir duruma değiniyor.
C) III. cümlede, yazma işini oyalanma amacıy­la yaptığını belirtiyor.
D) IV. cümlede, yazma serüveninde ortaya çıkan bir durumdan söz ediyor.
E) V. cümlede, yazmadaki öz güveninin nasıl geliştiğini açıklıyor.

(2010-YGS)


YGS - CÜMLE ANLAMI CEVAPLAR
1.B       2.C       3.E      4.B      5.D       6.A
7.E       8.D       9.E     10.C     11.A     12.C
13.B      14.B     15.C     16.B     17.A     18.C
19.E      20.B     21 .C     22.D    23. B     24.C

YGS- SÖZCÜKTE ANLAM ÇIKMIŞ SORULAR

Sözcükte Anlam YGS-LYS-ÖSS Çıkmış Sorular

SÖZCÜĞÜN VE SÖZ ÖBEKLERİNİN ANLAMI YGS, LYS, OSS SORULARI

1. Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam kayganlığından kurtarma, onları belli bir yere oturtmadır. Bu da ancak Samuel Butler’in dediği gibi onların belirsiz yanlarını söz duvarla­rıyla kuşatmaklagerçekleşebilir.
Bu cümledeki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır?
A) Tanımsal sınırlar koyulduğu
B) Birbirlerinden etkilenişlerinin gösterildiği
C) Çağrışımsal değerlerinin belirtildiği
D) Zenginleştirme yollarının açıklandığı
E) Kullanım sıklığının yansıtıldığı
(2013-YGS)



2. Bazı insanlar yapabileceklerinin farkında olma­dan, sürekli bir özgüven eksikliği içinde yaşarlar. Bazıları da abartılı bir özgüvenle, hayatta her şeyi başarabileceklerine, her alanda en iyi olduk­larına inandırırlar kendilerini. Oysa insan kendisi­ne içbükey veya dışbükey aynada değil, düz aynada bakmalıdır.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın kendisine güvenerek başladığı her işte başarılı olması mümkündür.
B) İnsan, her alanda kendisinden daha üstün birilerinin olabileceğini unutmamalıdır.
C) Yaşamda mutlu olmak için olumsuzluklar karşısında direnmeli, önüne çıkan engelleri sabırla aşmaya çalışmalıdır.
D) İnsan, yeteneklerinin sınırlarını gerçekçi bir tutumla belirlemeli, kendisini tarafsız bir gözle değerlendirmelidir.
E) İnsanlar, hayattaki olumsuz durumları da olumlu durumlardaki gibi olgunlukla karşıla- malıdır.
(20013 –YGS)


3. L. Frank Baum, bu dünyadan geçerken (I) öyle derin izler bıraktı ki(II)yaşamanın değerini (III) milyonlarca kez kanıtlamış oldu. Bu ölümsüz yazarın eli değdiği(IV)  anda çocuk edebiyatı yeşermeye (V) başladı.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden han­gisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(2013-YGS)



4. 2011’in sonuna doğru gösterime giren bu film, geleneksel sinemanın kullandığı tekniklere bağlı kalmadan, bir hayatta kalma savaşımını insanda yoğunlaşarak anlatıyor.
Bu cümleden söz konusu filmle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Belirli bir izleyici kitlesine seslenmek amaç­lanmıştır.
B) Yeni çekim yöntemlerine başvurulmuştur.
C) Bugüne değin beyaz perdeye taşınmamış bir sorun işlenmiştir.
D) Oyuncuların gösterdiği başarıyla çok boyutlu bir yapı kazanmıştır.
E) Yılın çok izlenen filmleri arasında yerini almış­tır.
(2013-YGS)


5. Çevremdeki her şeyi izlerim. Otobüste, yolda, vapurda, ilgimi çeken hiçbir durumu kaçırmam. Bunun gibi, dinlediğim bir şarkıdaki duygu, İzle­diğim bir filmdeki sahne, zihnimde imgeye dönü­şebilir. Tüm bu deneyimler, birikimler, duygula­nımlar sonucunda bakıyorsunuz ki sözcükler üzerinde düşünmeye, onlarla dans etmeye baş­lamışsınız. Hatta sözcükleri yaşıyorsunuz, daha­sı sözcüklerin iç evreninde bir yolculuğa çıkıyor­sunuz. Sözcüğün melodisi, tınısı, kâğıda dökü­lürken çıkardığı ses, büyük bir lezzet sunuyor. Sizin kattığınız duyguyla bambaşka bir zenginlik kazanıyor.
Bu parçada konuşan kişi altı çizili sözlerle, sözcüklere yönelik olarak neyi yaptığını belirtmiştir?
A) Onların anlam katmanlarında dolaştığını
B) Anlatımını yalnızca dilin çevrimindekilerle sınırlandırdığını
C) Ses özelliklerine, anlamdan daha çok önem verdiğini
D) Kullanıma yenilerini kattığını
E) Duygusal boyutlu olanları sıkça kullandığını
(2012-YGS)



6. Bir yazara göre çocuk beyinleri aynı tornadan çıkmış küçük kaplara benzer, bunların ancak algı­larla doldurulması gerekir. İşte bu yüzden onlara masal anlatılmayacaktır. Hatta çiçek desenli halı­lar ya da kuşlu kelebekli tabaklarla fincanlar gör­meleri de engellenecektir. Çünkü onlara göre çiçekler halılarda yetişmez; kuşlarla kelebekler, tabaklara ve fincanlara yapışıp kalmaz. Çocukların her şeyi dört işlem yoluyla değerlendirebilmeleri, yaşamları boyunca salt akıllarının buyruğuna uya­rak davranmaları sağlanacaktır böylece. Birer insan değil de ilerideyararlı olmaları beklenen robotlar savılan çocuklara ancak gözle görülen, akılla kavranan olgular öğretilecektir. Yazar, bu yönteme göre yetiştirdiği çocukları bir tahta per­denin deliğinden sirk gösterilerini izlerken yakala­yınca neredeyse fenalık geçirmiştir. Çünkü bu, akılla ve çarpım tablosuyla hiçbir ilişkisi olmayan, şiir okumak kadar ayıp bir eğlencedir.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Kişisel farklılığı yok sayma
B) Gerçekler dünyasıyla sınırlı kalma
C) Duyguları önemsemeyip dışlama
D) Başkalarının isteklerine göre yaşama
E) Her şeyi olumsuz yönleriyle değerlendirme
(2012 YGS)


7. Bir gün Nuruosmaniye’de bir yazar arkadaşımla karşılaştım. “Ne o beyim, romancılığa mı başla­dın?” dedi. Şaka etmediğini sesinden, bakışın­dan anlamıştım. Demek benim takma adla yaz­mama bir şey demiyordu da kendi adımı kullana­rak yazmamı — sayıyordu. Roman, romancıla­rın alanıydı. Bir ozan buraya burnunu sokamazdı. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki deyimlerden hangisi getirilmelidir?
A) kendi borusunu çalmak
B) başına dert açmak
C) iş çıkarmak
D) çizmeden yukarı çıkmak
E) kendi göbeğini kendi kesmek
(2012-YGS)


8. Barthes’in “Sözcükler herkesin malıdır ama cümle yalnızca yazarın.” sözü aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilendirilemez?
A) Anlatım B) Anlamdaşlık C) Özgünlük
D) Öznellik E) Biçem
(2012-YGS)


9. Yahya Kemal’i ve Nazım Hikmet’i ayrı tutarsak küçük mutluluklar Türk şiirine Garip döneminde bir uğrayıp geçmiştir, diyebiliriz. Biraz Ziya Osman, çok az Cahit Sıtkı... Onun dışında “Hüzün ki en çok yakışandır bize.” anlayışı ege­mendir. Cemal Süreya’nın, Garipçilerin izine basarak yürüdüğü kimi şiirlerinde de bu anlayı­şın yansımalarını görürüz. Ne var ki onun şiirle­rinde genel olarak ince bir hüzün söz konusudur.
Bu parçada geçen “izine basarak yürüme” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herkesçe anlaşılmama
B) Yeni biçimler arama
C) Kalıcı olmayı amaçlama
D) Benzer duyguları işleme
E) Karamsarlığı yeğleme
(20212-YGS)


10. Hızla artan iletişim olanakları sayesinde bilgiye kolayca erişebiliyoruz. Bu yolla bilgi dağarcığı­mız zenginleşiyor. Peki, gelecekte en başarılı işleri en çok bilgi sahibi olanlar mı yapacak? Bu soruya “Elbette hayır.” diyeceğiz. Çünkü gelece­ğin başarılı insanları bilgice zengin olanlardan çok, şunları yapabilen kişiler arasından çıkacak­tır: bilgiyi analiz etme, (I) içinde bulunduğu koşullar değiştiğinde bunlara uyum sağlayabilme, (II) küresel nitelikli konularda uzmanlarla iş birliği yapabilme, (III)çeşitli bakış acılarını göz önünde bulundurma (IV) ve düşüncelerini nesnel verilere dayandırarak açıklama.(V)
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangi­si yanlıştır?
A) I, öğrendiklerini inceleyip açıklayarak sonuca bağlama
B) II, karşılaştığı yeni durumlara ayak uydurabilme
C) III, uluslararası alanda ortak çalışmalarda yer alma
D) IV, farklı görüşleri dikkate alma
E) V, karşısındakinin sezme ve kavrama yetisini geliştirme
(2012-LYS)


11. “Günümüzde yapılan yeni araştırmalar, gözlem­ler sonunda eğitim anlayışı da değişmiştir.” Söz konusu değişimin anlatıldığı bir parçadan alınan aşağıdaki cümlelerin hangisiyle, ayraç içinde verilenler arasında anlamca bir ilişki yoktur?
A) “Ne biliyorsun?” yerine “Daha neleri bilmek istersin?” diye sorar. (Yeni bilgiler kazandır­ma)
B) Çağın gereklerine uygun bir donanım ister. (Söylenenleri düşünmeden, olduğu gibi benimseme)
C) Kalıplaşmış programlardan farklı olarak öğrencilerin gereksinimlerini, ilgi alanlarını olabildiğince öne çıkaran bir yol izler. (Bireysel özellikleri önemseme)
D) “Yaşam boyu öğrenmenin gerekliliği”ni öğre­tir. (Bilgi edinme sürecini sınırlamama)
E) Bilgiyi ve deneyimleri somut, gerçek örnekle­re bağlayarak aktarır. (Bilinenleri hayatla ilişki kurarak gösterme)
(2012-LYS)



12. Kim bilir kaç kere karar verip de başlayamadığım bir işi bu yıl da ertelemek zorunda kaldım. Türkçe Sözlük’ü alıp baştan sona okuma düşün­cem yine hayal oldu. Oysa sözcüklerin kuytulara vatmış, öteki yüzleriyle karşılaşmak tadına doyulmaz bir eğlence olacaktı benim için.
Bu parçadaki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İlk anda akla gelmeyen anlamlarını öğrenmek
B) Yapısal özelliklerini tanımak
C) Yenilerini eskilerinden ayırabilmek
D) Gündelik dilde kullanılanları araştırmak
E) Yeni bir sözlük oluşturmak
(2011-YGS)


13. Bir sanatçımız şöyle diyor: “Dergiler, edebiyatın yeraltı haritasıdır.” Nitekim bu dergilerde ilk ürün­leri yayımlanan genç şairlerin çoğu, bir süre sonra çalışmalarını kitaplaştırarak şairliklerinin ilk kilometre taşlarını koyarlar.
Bu parçada geçen “edebiyatın yeraltı haritası olma” sözüyle, dergilerin hangi özelliği belir­tilmek istenmiştir?
A) Sanatçıları, farklı algılama kalıpları içinde düşündürme
B) Gizli yeteneklerin gün ışığına çıkmasına ola­nak sağlama
C) Yazarları, yeni yazınsal türlere yönlendirme
D) Şiiri öteki türlerin önüne geçirme
E) Sanatçıların birbirlerinden yararlanmasına ortam hazırlama
(2011-YGS)


14. Turgut Uyar’ın “Şiir çıkmazda çünkü insan çık­mazda.” sözüne katılmadığımı belirtmek isterim. Bu iki durum arasında karşıtlık ilişkisi var bence. Yani insan çıkmazdaysa şiir çıkmazda olamaz. Aksine, şiir çıkmazdan beslenir. Bu, zaman zaman varoluşsal, bireysel çıkmazlar olur; zaman zaman da savaşlar, felaketler gibi toplumsal çık­mazlar... Peki bu hep böyle olmak zorunda mıdır? Tabii ki değildir. Çıkmazlar olmadan da yazılabilir çok iyi şiirler.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada geçen “Şiir çıkmazdan beslenir.” sözüne anlamca en yakındır?
A) Büyük ve eskimeyen şiirler, insanın dış dünya­sıyla iç dünyasını kaynaştırarak anlatanlardır.
B) Şiirin evrenselliği insanın duygu dünyasına odaklanmasına bağlıdır.
C) Çözümsüz durumlar şiire kaynaklık eder.
D) Yeni şiir türlerinin oluşturulmasında, yaşa­nanların payı vardır.
E) İyi şiirler, şairlerinden zengin bir birikim ister.
(2011-YGS)


15. Aşağıdakilerin hangisinde verilen cümle, ayraç içindeki sözün anlamını içermemektedir?
A) Öykünüzdeki bilinmeyenlerden kurtulmak için öyküdeki kadının kim olduğunu, nasıl bir yaşam sürdüğünü, ne iş yaptığını görünür kılın, (belirginlik kazandırmak)
B) Sizin yaptığınız gibi, bir dönemi küçük bir öyküye sığdırmak herkesin üstesinden gele­bileceği bir iş değildir, (zorluğu yenmek)
C) Öykünüzün kahramanı olan kadını, içimizden biri gibi gösterebilmişsiniz, (inandırıcı olmak)
D) Öykünüzü, yaşamın akışını düşündüren bir doğallıkla yazın, bunu yapabilecek güçlü bir kaleminiz var. (yazarlık yeteneği olmak)
E) Öykülerinizde ayrıntılardan kaçınmanızı, yalınlığa bağlı kalmanızı çok beğendim; bu, sizin yoğunluğa verdiğiniz önemi gösterir, (çığır açıcı olmak)
(2011-YGS)

16. Şair olarak başarımı — borçluyum çünkü ne kadar çok sözcükten kurtulursam şiire o kadar çok yaklaştığımı düşünürüm hep.
Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiril­melidir?
A) sahip olduklarıma değil, vazgeçtiklerime
B) aynı metni eklemelerle zenginleştirmeme
C) aldığım notlardan yararlanmama
D) hayal gücümün zenginliğine
E) işlediğim duyguların çeşitliliğine
(2011-YGS)


17. Aşağıdakilerin hangisinde anlatılanlar ayraç içinde verilenlerleuyuşmamaktadır?
A) Okurun ilgisini canlı tutacak ilginç her türlü eylem ve durumun olduğu gibi aktarılmadığı, özetlenerek kolayca başkasına anlatılmaya­cak bir düzen içinde işlendiği öyküler yazma­yı denedim, (anlatımda kapalılığı yeğleme)
B) Öykülerimde birtakım resimler çizmeyi, bu yolla, anlatılanları okurun gözünde canlandı­rarak görünür kılmayı, okuru bunların içine çekmeyi amaçladım, (betimlemelere yer verme)
C) Öykülerimi, okurun elinden bırakamayacağı kadar çekici bir biçimde yazmayı, heyecan­landırıcı bir kurgulamaya ağırlık vererek sürükleyici kılmayı amaçladım, (düşünsel bir derinlik kazandırma)
D) Okurun, belli bir zamana ve yere, gerçek kişilere bağlayamayacağı, kendi düş gücüyle tamamlayıp boyutlandıracağı öyküler yazma­yı düşledim, (okuru etkin kılma)
E) Öykülerimi kurgularken, okurların ayrımına varamayacağı geriye dönüşler yaparak öykü­nün bütünselliği bozulmadan okunmasını istedim, (durum ve olayları oluş sırasına göre vermeme)
(2011-LYS)


18. Bizde hâlâ halk şiiri geleneğine gereğinden fazla bağlı kalan şairler var. Bu, duyguları devindirici bir tutum değildir. Çünkü o ürünler çağdaş duyarlığı besleyecek zenginlikler taşımaz, sözü kanatlandıracak olanaklar içermez.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisiolamaz?
A) Yeni imgeler çağrıştırmama
B) Temaları günlük yaşamla sınırlı tutma
C) Alışılmış söyleyişlerin dışına çıkamama
D) Bireysel yaratıcılığı önleme
E) Belirli biçimler içinde sıkışıp kalma
(2011-LYS)



19. Bilimsel bir yazı, dile getirdiği düşünce ne olursa olsun her türlü duyguyla, duygusallıkla ilgisini kesmiştir. Böylesi yazılarda bilim adamı, kendini mümkün olduğu kadar paranteze almalıdır. Bu yazılar, “Nesneler kendisi konuşuyor.” diyenleri haklı çıkarmalıdır.
Bu parçada geçen “kendini paranteze almak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlama çabası içinde olmak
B) Konu dışına çıkmamak
C) Farklı görüşlere saygı duymak
D) Kişisel değerlendirmelerini yansıtmamak
E) Özgün bir bakış açısına sahip olmak
(2010-YGS)


20. Sanatta ve edebiyatta etkilenme doğaldır. Çünkü sanatçının en önemli özelliği, sürekli arayış için­de olması, kendini yeterli görmemesidir. Nitekim yazar Andre Gide, kendine yettiğini söyleyen sanatçıyı “zekâsına diyet yaptıran insan”a ben­zetir.
Bu parçada geçen “zekâsına diyet yaptırmak” sözüyle sanatçılara özgü hangi özellik belirtil­mek istenmiştir?
A) Düşünce ve duygu dünyasını besleyerek geliştirmeme
B) Öz eleştiri yapma alışkanlığı olmama
C) Görüşlerini başkalarıyla paylaşmak istememe
D) Başkalarını taklitten kaçınma
E) Yaratıları üzerinde gerektiği ölçüde çalışmama
(2010-YGS)


21. Kırk yılı aşan yazarlık çabamda ne anlatmak iste­miştim? Bu kursun bir kütle gibi çökmüştü üstü­me. Oysa yaşamım boyanca nice insanlar tanı­mıştım; nice bağlılıklara, vefalara, öfkelere tanık olmuştum. İnsanların iyiliklerini, ihanetlerini gör­müştüm. Kalıcı bir sevginin olamayacağını öğrenmiştim. Aşk, kâğıt üzerinde güzeldi; mutlu sonlar, romanlara özgüydü.
Böyle diyen yazar altı çizili sözle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Yazdıklarının anlaşılmamasına üzüldüğünü
B) Soruyu yanıtlamada güçlük çektiğini
C) Eskiden yazdıklarını artık beğenmediğini
D) Yaşadıklarını anlatmaktan kaçındığını
E) Duygu dünyasına sınırlar çizdiğini
(2010-YGS)

22. (I) Kim ne derse desin, eleştirmenler özelde ede­biyatın, genelde sanatın üvey evlatlarıdır. (II) İki kere ikinin dört ettiği kadar kesin bir gerçektir bu. (III) Şairler ve yazarlar, onları pek sevmezler, soğuk bir iş ilişkisidir eleştirmenlerle aralarında­ki. (IV) Överseniz mesele yok, kupkuru bir teşek­kürle yetinir çoğu. (V) Ama beğenmezseniz hemen çıkarırlar acımasız eleştiri oklarını ve sap­lamaya başlarlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(2010-YGS)



23. Hayatta iki tür insan vardır: Birinci gruptakiler, hayata eldivenle dokunanlar; ikinci gruptakiler, hayata eldivensiz dokunanlar. Hayata eldivenle dokunanların hiç yıpranmamak gibi bir ayrıcalık­ları vardır. Eldivensiz dokunmayagörün acır, yanar canınız. Ama her şeyi daha derinliğine duyumsar, daha yoğun yaşarsınız. Sanatçının bunlardan birini seçme lüksü yoktur. O, hayata eldivensiz dokunanlardandır.
Bu parçada geçen “sanatçının hayata eldiven­siz dokunması” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ümitlendirici ortamlar yaratma
B) Yaşamdaki güçlükleri doğrudan anlatma
C) Yaşanılanları bir değerlendirmeden geçirme
D) Olayları düş gücüyle yeniden yaratma
E) Yaşama yeni anlamlar yükleme
(2010-LYS)


24. Özellikleri yönünden hiçbir akım içinde yer alma­yan şairler var. Bunlar, kendi kuşağından olanla­rın yazdıklarına da benzemeyen bir şiir yazıyor­lar. Bir kuşak ya da gruba katılmadıkları için şiir­lerinin bulutsu bir görünüşü var. Bunları yazanlar, kendilerine özgü bu şiirlerle şiirin bir mozaik olduğunu önümüzdeki birkaç yıl içinde göstere­cekler.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özellikleri ve sınırları belirgin olmayan - çeşit­lilik içeren
B) Düş gücüne ağırlık veren - teknik açıdan kusursuz
C) Duyguları devindiren - sanat değeri taşıyan
D) Belirli konular üzerine yoğunlaşan - birçok öğesi olan
E) Kendinden öncekileri yadsıyan - okur duyar­lığına seslenen


25. Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen kavramlauyuşmamaktadır?
A) Şiirde dizeyi, düz yazıda cümleyi oluşturan sözcüklerin ses özelliklerine göre sıralanışın­dan doğan uyum, (ahenk)
B) Yazınsal yaratılarda yer alan öğelerin birbirine bağlanıp bütünleşerek oluşturdukları düzen, (biçim)
C) Bir yapıtta anlatılmak isteneni örneklerle yan­sıtma. (ayrıntı)
D) Sanatçının bir olayı ya da konuyu belli bir yönden ele alıp değerlendirmesi, (bakış açısı)
E) Yazınsal yaratılarda yansıtılmak isteneni daha canlı, etkili, görünür kılmak amacıyla zihinde canlandırılmaya çalışılan görüntü, (imge)
(2009-ÖSS)


26. Aşağıdakilerin hangisinde, yazara ilişkin açık­lamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle
uyuşmamaktadır?
A) Dilin anlatım olanaklarının sınırlarını genişle­terek okurlarına yeni dünyaların kapılarını açar, (yaratıcı olma)
B) Olayları, insanları, hatta cansız varlıkları duy­gulu, renkli bir biçimde dile getirir, (anlatımsal etkileyicilik)
C) Her yaratısından sonra ara vermeden bir yenisini düşünür, (üretkenlik)
D) Anlattıklarına yönelik ipuçları vererek okurun düşünme ve düş gücünü kamçılar, (kişiliğini gizleme)
E) Yapıtlarında, okur yaşananlardan kesitler bulur, (gerçekleri yansıtma)


27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakı­lan yere, ayraç içinde verilen sözün getirilme­si anlamca uygun olmaz?
A) Yazarın çok yalın, basit, okuru yormayan ve okudukça dilin tadını duyuran bir var.
(biçemi)
B) Hangi konuyu işlerse işlesin öykülerinin dokusunda bir, daha doğrusu onu baş­kalarından ayıran özgün yanlar vardır, (denenmişlik)
C) Yıllar önce yazılan “Yalnızlık” adlı şiir, bugüne değin değerini yitirmemiş, niteliği kazan­mıştır. (klasik)
D) Bu yapıtın dili çok akıcı, anlatımı sürükleyici,  karmaşıktır, (olay örgüsü)
E) Bir ara, yazdığı şiirlerde anlamı bir yana bırakmış, önem vermiş, (biçime)
(2008-ÖSS)


28. Ozanın ilk şiir kitabını bunca yıl ertelemesinin nedeni, gizlenmeyi seven bir kişiliğinin olmasın­dan çok, yazdıklarını kolay kolay beğenmeyen, kusursuzu arayan biri olmasıydı sanıyorum. Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağı­daki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) İğneyle kuyu kazan
B) İşi başından aşkın olan
C) İşine dört elle sarılan
D) İşini sağlama bağlayan
E) İnce eleyip sık dokuyan
(2008-ÖSS)


29. Bir şair düşünün, ölümünden sonraki yaşı, ger­çek yaşının çok üzerinde. Bu durum yalnızca şairler için değil, öteki sanatçılar için de böyledir. Gerçek yaşlan kaç olursa olsun, ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçılar da büyür, ölümsüzleşir.
Bu parçadaki ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçıların büyüyüp ölümsüzleşme­si sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Belirli kesimlerce beğenilme
B) Adına törenler düzenlenme
C) Taklit edilme
D) Ödüllendirilme
E) Kalıcı olma


30. Bu son kitabında yazar, bilerek açmadığı ama aralık bıraktığı kapılardan geçmeyi okurlarına bırakıyor.
Bu cümledeki yazarın, kapıları bilerek açmayıp aralık bırakması sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şeyi söylememe
B) İçeriği zenginleştirme
C) Uygun sözcükler seçememe
D) Anlatımda tekdüzeliğe düşme
E) Okura deneyimlerini kullandırma
(2007-ÖSS)


31. Bir yazar için hiç kimseye benzememek bir amaçtır fakat bunun, yazdıklarının hiçbir şeve benzememesi gibi bir sakıncası vardır.
Bu cümledeki altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getiri­lirse cümlenin anlamı değişmez?
A) ilgi çekmek - yeterince anlaşılmaması
B) kendini kanıtlamak - güvenilir olması
C) özgün olmak - niteliksiz olması
D) sözcüklerle savaşmak - değersiz görülmesi
E) değişiklik yapmak - kimilerince beğenilme­mesi
(2007-ÖSS)


32. Yazmaya yeni başlayanlara, bu alanda yeterli deneyim kazanmamış olanlara bir önerim var: Önce Türkçenin kurallarını tanıyın, inceliklerini öğrenin, daha sonra dil oyunlarına başlayın. Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cam­bazlığına özenirseniz, vay halinize.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz oyunlarına bolca yer vermek, okurların anlatılanları anlamasını engeller.
B) Yazar seçtiği konuyla örtüşen, kendine özgü, yepyeni bir biçem oluşturmalıdır.
C) Herkesin kolayca anlayıp tadına varacağı bir anlatım biçimi yeğlenmelidir.
D) Dili sanatlı kullanmadan önce doğru, güzel ve etkili kullanmayı öğrenmek gerekir.
E) Anlatımda tekdüzeliğe düşmemeye çalışıl­malıdır.


33. Düş gücümü kamçılayan, besleyip geliştiren romanları severim. Yazar bana özgürlük tanımalı, beni kapana sıkıştırmamalı. Derinlere yaptığımyolculuk kılavuzsuz olmalı ki. sürprizlerin hem tedirginliğini hem hoşluğunu bir arada yasayabi­leyim.
Bu parçadaki altı çizili sözlerde romanla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatımı, okurun dikkatini dağıtacak gereksiz ayrıntılara boğmamak gerekir.
B) Değişik anlatım biçimleri kullanmak romanın okunurluğunu artırır.
C) Olayların sırasının bozulmadan verilişi, anlatı­mı monotonlaştırır.
D) Heyecan ve beklenti okuma hızını etkileyen nedenlerdir.
E) Olayların nasıl gelişeceğini kestirmek, okuma merakını dondurur, hazzını sınırlar.
(2006-ÖSS)


34. Neredeyse elli yıldır sanat çevreleriyle içli dışlı­yım. Nice yazar tanıdım. Kimileri düş kırıklığına uğratmadı beni. Kimilerini ise tanıdığıma tanıya­cağıma pişman oldum. Birçok ünlü yazar için: “Keşke hiç karşılaşmasaydım onunla; köşemde oturup güzel güzel kitaplarını okusaydım.” diye düşündüm. Ne yalan söyleyeyim, o yazarlarınkitaplarını okumaktan aldığım tat, kişiliklerinin karaltısıyla gölgelendi.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bazı yazarları kişisel özellikleriyle tanımanın, onların yapıtlarından duyulan hazzı azaltması
B) Sanatçıları gerçek yönleriyle tanıyamamanın okurları onlardan uzaklaştırması
C) Yaşamdan kopuk bir yazarın, yapıtlarıyla okur üzerinde olumsuz izlenimler yaratması
D) Kendini yapıtlarında gizleyen sanatçıların, güç okunması
E) Yazarların yaşamlarıyla yapıtlarının belirli yönlerden örtüşmesi
(2005-ÖSS)


35. Okuduğumuz romanlar, öyküler yazınsallığın toprağında üretilmiş uydurmacalardır bir bakı­ma. Ne var ki okuma eyleminin doğasından gelen bir yönlendirmeyle unutuyoruz bunu. Okurken, içinde bulunduğumuz ortamdan kopu­yor, yazınsal ürünlerin bize sunduğu dünyayı gerçek yaşamın üstüne çıkarıyoruz.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yansıtılan çirkinlikleri görmekten kaçınma
B) Asıl gerçeğin okuduklarımız olduğuna inan­ma
C) Anlatılanları düş gücüyle sınırlandırma
D) Yaşamı değişik boyutlarıyla algılama
E) Olayları, olguları kişisel ölçütlerle değerlen­dirme
(2005-ÖSS)


36. Bu sanatçımız için bir dili bilmek, o dilin edebiya­tını bilmek demektir. O edebiyatın gizli kalmış köşelerinde yatan şiirleri, öyküleri bilmek demek­tir. Gerek Türkçe gerekse Fransızca yazdığı yazı­larda, zaman zaman öyle alıntılar yapar ki şaşırır kalırsınız. Halk şiirimizden, özellikle tekke şiiri­mizden; ama aynı zamanda bir Yunan, bir Bizans, bir İran şiirinden... Resim, heykel, yazın gibi han­gi sanat dalından bir ürün ortaya koyarsa koy­sun, bunu, oksijeni bol bir ortamda oluşturmuş bir sanatçımızdır o.
Bu parçadaki altı çizili söz, anlatılan sanatçı­nın hangi özelliğini belirtmek için kullanılmış­tır?
A) Edebiyatın, bütün sanatların temeli olduğunu düşünme
B) Yapıtlarını oluşturmada ayrıntılara önem ver­me
C) Edebiyatımızla başka edebiyatlar arasındaki benzerlikleri yansıtma
D) Herkesçe bilinmeyen sanat ürünlerini ortaya çıkarma
E) Çok zengin bir sanatsal kaynaktan beslenme
(2005-ÖSS)


37. Bir yazar şöyle diyor: “Sözcüklerin dediğini anlıyorum, bütün özelliklerini biliyorum, hepsi­nin tadına varıyorum; ama onları yan yana geti­rirken yeni çağrışımlar yaratamıyorum.”
Bu cümledeki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çok kullanılan sözcükleri yeğlememek
B) Birbirinden kolayca ayıramamak
C) Yerleşik kullanımların dışına çıkamamak
D) Aralarında anlam ilişkisi kuramamak
E) Yapıtın içeriğine göre biçimlendirememek
(2005-ÖSS)


38. Bir romancıyla ilgili aşağıdaki açıklamalar­dan hangisi, ayraç içindeki özellikle uyuş­mamaktadır?
A) İşlediği konuyu, çizdiği ve betimlediği karakterleri, bunlar arasındaki ilişkileri bugüne değin başka hiçbir romancının yan­sıtmadığı bir biçimde vermiştir, (özgünlük)
B) Anlatımını oluşturan söz değerlerini seçer­ken dilin sunduğu tüm olanaklardan yarar­lanmış, bunları kılı kırk yaran bir tutumla kullanmıştır, (titizlik)
C) Okurken söyleyiş güçlüğü yaratmayan, anlamları herkesçe bilinen sözcükleri seçe­rek konuşma dilinin özelliklerini içeren, kısa cümleler kurmuştur, (akıcılık)
D) Anlatımındaki ayrıntı zenginliği, ayrıntıları işlevsel bir biçimde verişi onun söylemine inandırıcı bir nitelik kazandırmıştır, (evren­sellik)
E) Dili, inceliklerine dikkat ederek güzel bir biçimde kullanması, onun her dönemde okunan, yapıtlarını yaşadığı günlerin sınırı dışına taşıyan bir yazar olmasını sağlamış­tır. (kalıcılık)


39. Bir yazınsal yaratının değeri, ne anlattığından çok, nasıl anlattığıyla ölçülür; bu da dilin anla­tım olanaklarını ustaca kullanmaya, el değme­miş bölgelerinden yeni tatlar devşirmeye bağlı­dır.
Bu cümledeki “dilin el değmemiş bölgelerin­den yeni tatlar devşirmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru şaşırtan, çarpıcı ürünler ortaya koy­mak
B) Artık unutulmuş olan özellikleri canlandır­mak
C) Daha önce denenmemiş anlatım biçimleri oluşturmak
D) Belirli bir kesimin beğenisine seslenmek
E) Yerleşik sözcükleri kullanmaktan kaçınmak
(2004-ÖSS)


40. Bu ozanımız, çevresini kuşatan varlıkların ayırı­cı ve belirleyici özelliklerini inceden inceye algı­lıyor; bir bakıma şiirini, yüreğinden çok, gözle­riyle yazıyor.
Bu cümledeki “şiirini, yüreğinden çok, gözle­riyle yazmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Görsel öğeleri ön plana çıkarmak
B) Belli bir iletiye yer vermekten kaçınmak
C) Belirli temaları kullanmak
D) Soyutlamalara başvurmak
E) Yaşananlardan yola çıkmak
(2004-ÖSS)


41. Ardahan Kalesi’nin yanı başındaki bu eski mahalle, kentin tarihsel çekirdeğini oluşturuyor. Bu cümledeki “kentin tarihsel çekirdeğini oluşturmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Güzelliğiyle herkesi etkilemek
B) Örnek bir mimarlık ürünü olmak
C) Yeniliğinden hiçbir şey yitirmemek
D) Çok amaçlı bir nitelik taşımak
E) Geçmişe kaynaklık etmek


42. Eleştiri alanında eksiklerimizden biri de eskiyi, içinde bulunulan dönemin koşulları içinde araştırmamak. “Doğru” diye bellediğimiz birta­kım kavramlarım, çıkarımların kabuğunu kırma­mak. Bunları yeni terimlerin bağlamı içinde incelememek.
Bu parçada “kabuğunu kırmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Eskiden yazılmış yapıtların değerini ortaya çıkarmak için uğraşmamak
B) Doğruluğu, yanlışlığı kişiye göre değişen düşünceleri eleştirmemek
C) Doğruluğu benimsenmiş yargıları tekrar ele alıp değerlendirmemek
D) Tartışılmış konularla ilgili görüşlerini açıkla­maktan kaçınmamak
E) Tabu olarak bilinen düşünceleri tartışırken belirlenmiş sınırlar içinde kalmamak
(2003-ÖSS)


43. Bir yazının tadı, sözcükleri giydirmekte, koştur­makta, sıçratmakta ve onlara diz çöktürmekte gizlidir. Her sanatçı sözcüklere diz çöktürebilir mi? Üstesinden kolayca gelinecek bir iş değil­dir bu. Öncelikle, o dilin bütün girdisini çıktısını çok iyi bilmeyi gerektirir. Dilin olanak ve yete­neklerini tanımayan bir sanatçının önünde diz çökmez sözcükler.
Bu parçada “sanatçının sözcüklere diz çöktür­mesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sözdizimi bakımından öznesiz cümleler arasında sıkışıp kalmak
B) Sözcük seçimiyle, her yapıtına farklı bir boyut kazandırmak
C) Sözcükler üzerinde fazla durmadan üretken olmaya çalışmak
D) Okurun dil duyarlığını geliştiren yapıtlar ortaya koymak
E) Sözcüklerin gündelik kullanımlarıyla yetin­meyip onlara yeni ve özgün anlamlar yükle­mek


44. Bu romanında yazar, İstanbul sokaklarının artık tarihe karışmış o eski görünümlerini şiirli bir dille yeniden kuruyor. Kahramanlarına sıcak bir sevgiyle, onların insani yanlarını araştırarak yaklaşıyor. Onları derinlemesine kavramaya çalışıyor; aralarındaki farkı ortaya koyuyor. Daha doğrusu kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalıyor.
Bu parçada “kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günümüzde sayıları İyice azalmış insan tip­lerini anlatmak.
B) İnsanların gizli kalmış ayırıcı özelliklerini bulup göstermeyi başarmak
C) Kişilerin ortak özelliklerini belirlemeye çalış­mak
D) Kahramanları, insanı yücelten bir tutumla oluşturmak
E) Yaratacağı tipleri sorunlu insanlar arasın­dan seçmek
(2003-ÖSS)


45. Bu şairimiz, sanat yaşamında gelmiş geçmiş, eski yeni bütün şiir akımlarından, biçim dene­melerinden, tekniklerden ustaca yararlanması­nı bilmişti. Yararlandığı kaynaklardan aldığı imgeleri, kendi şiir tezgahında yeniden doku­muş; onlara, kendi boyasını vurmuştu.
Bu parçada geçen “yararlandığı kaynaklardan aldığı imgeleri kendi şiir tezgahında yeniden dokuyarak onlara, kendi boyasını vurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurun dünyasını düşünsel ve sanatsal yönden zenginleştirmek
B) Bugüne değin yaptıklarıyla yetinmeyip sürekli yenilikler aramak
C) Kimi yapıtlardaki eksiklikleri, kendi yapıtla­rında gidermeye çalışmak
D) Okurların, yapıtlardan daha çok tat almala­rını sağlamak
E) Başkalarından aldıklarını, kişisel ve özgün bir içime dönüştürmek


46. Zaman zaman anılarla yaşamak güzeldir; eğer bu anılar yaşanılan günü renklendiriyorsa bir başka mutluluk verir insana.
Bu cümlede geçen “anıların yaşanılan günü renklendirmesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eski günlere özlem duyulması
B) Dünün yargılanıp değerlendirilmesi
C) Geçmişin, içinde bulunulan zamanı güzel­leştirmesi
D) Yaşanılanların, karşılaşılan güçlükleri yen­mede etkili olması
E) Eski günlerin daha anlamlı olduğunun düşünülmesi
(2002-ÖSS)


47. Ailede tüm yükümlülükleri üzerlerine alan, çocuklarını her türlü sorumluluktan uzak tutan
anne babalar bireyler yetiştirirler.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) her bakımdan kendilerine benzeyen
B) işini seven, görevlerinin bilincinde olan
C) bulundukları her ortama kolayca uyum sağ­layan
D) karşılaştıkları güçlükleri yenmek için her türlü yola başvuran
E) yaşamını biçimlendiremeyen, başkaları tarafından yönetilmeyi bekleyen
(2001-ÖSS)


48. Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadı­ğında sinirlenip hırçınlaşırdı. Bunun için, hemen her zaman, hem çevresindekilerin kendisine, hem de kendisinin çevresindekilere karşı dav­ranışlarında ipleri kendi istediği gerginlikte tut­mayı başarırdı.
Yukarıda geçen “ipleri kendi istediği gerginlik­te tutmayı başarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevresindekilere, kendi görüşlerinin doğru­luğunu kanıtlamak
B) İsteklerinin gerçekleşmesi için her yola başvurmak
C) Her konuda kendisini bilgili ve yeterli gör­mek
D) İnsanlarla olan ilişkilerini, kendi ölçütlerine göre yönlendirmek
E) Kendini, olduğundan daha güçlü gösterme­ye çalışmak
(2001 -ÖSS)


49Aşağıdakilerin hangisinde, “barınmak” söz­cüğünün anlamıyla kullanımı birbirine uymamaktadır?

Anlam
A) Bir yerde yaşamak, yaşamını sürdür­mek

B) Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşa­mak.

C) Bir yerde etkili olmak, gelişecek ortam bulmak.

D) Doğa etkilerinden korunmasını sağ­layacak bir yere sığınmak.

E) Yerleşmek için uygun koşullar bu­larak oturmak
Kullanım
Burası, yılın her mevsiminde gemilerin ba­rınabileceği bir yerdi.

Çalıştığı yerlerin hiç­birinde barınamadı.

Çağdışı anlayışların burada barınamayacağını görmüştü.

Soğuk havalarda ba­rınmak için kendine kuytu bir yer arıyordu.

Koskoca kentte bir yer bulup barınama­dılar.
(2001 ÖSS)


50. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcükler anlamca birbirineen yakındır?
A) Bir süre sonra kendisi de bu akımın, bu tar­tışmanın içinde yer almıştı.
B) Bu kitapları, belirlediğiniz ölçütlere göre seçinayırın.
C) Kendisine yapılan bu haksızlığı, bu saygı­sızlığı içine sindiremiyordu.
D) Bütün bunları, kendisinin verineönüne geçmek isteyenler düzenliyordu.
E) Bu makineler ötekilere göre daha kullanışlı, daha pahalıdır.
(2001-ÖSS)



51. Bıkmadan, yorulmadan, yılgınlığa düşmeden, sürekli okumalıyız. Okurken bir yandan, daha önce okuduklarımızdan belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemeli, bir yandan da bu izi derinleştirmeye çalışmalıyız.
Bu parçada geçen “belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Edinilmiş bilgilerin önemini anlamak
B) Doğruyu yanlıştan ayırmak
C) Gereksiz bilgilerle oyalanmamak
D) Unutulmaya yüz tutmuş bilgileri anımsa­mak
E) Yeniliklere açık olmaktan kaçınmamak
(2000-ÖSS)


52. Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.
Bu parçada geçen “kendi gibi kalmak iste­mek” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sahip olduğu özellikleri koruma çabası için­de olmak
B) Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çaba­lamak
C) Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak
D) En iyi biçimde tanıtılmayı istemek
E) Canlılığını çevresine hissettirmek


53. Depremde evde değildik. Eve gelince gördük ki dolaplar, kitaplıklar devrilmiş; binlerce kitap yerlerde. Şimdi o kitaplar ne olacak? “Canını kurtarmışsın, yetmez mi?” demeyin. Kitaplar da insanın canı gibi. Birine bile zarar gelse içimden bir şeyler kopar.
Bu parçada geçen “içinden bir şeyler kop­mak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Birdenbire aşırı heyecana kapılmak
B) Bedensel bir acı duymak
C) Yapabileceği bir şeyi yapamaz hale gelmek
D) İstediği gibi davranamadığı için rahatsız olmak
E) Bir olay karşısında derin bir üzüntü duymak


CEVAP ANAHTARI:
1-      A        
2-      D
3-      C
4-      B
5-      A
6-      E
7-      D
8-      B
9-      D
10-  E
11-   B
12-  A
13-  B
14-  C
15-  E
16-  A
17-  C
18-  B
19-  D
20-  A
21-  B
22-  B
23-  B
24-  A
25-  C
26-  D
27-  B
28-  E
29-  E
30-  A
31-  C
32-  D
33-  E
34-  A
35-  B
36-  E
37-  C
38-  D
39-  C
40-  E
41-  E
42-  C
43-  E
44-  B
45-  E
46-  C
47-  E
48-  D
49-  A
50-  B
51-  D
52-  A
53-  E


Yeni Dönem Hazırlıkları👏

Türk Dili ve Edebiyatı bölümü olarak uzun bir aradan sonra okullarına kavuşan öğrencilerimiz için renkli panolar hazırladık. Çok özlediğimiz...