YGS- SÖZCÜKTE ANLAM

SÖZCÜK ANLAMIYLA İLGİLİ KAVRAMLAR

AD AKTARMASI (MECAZ-I MÜRSEL)

 Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir sözcüğün yerine kullanmaktır. Bu, iç-dış, parça-bütün, sebep-sonuç, yazar-yapıt gibi ilgilerle sağlanır.
Çok susayan çocuk şişeyi bir dikişte bitirdi.
Bu cümlede iç-dış ilgisi kurularak şişe sözcüğü, şişenin içindeki içecek yerine kullanılmıştır.
Yahya Kemal günümüzde de beğenilerek okunuyor.
Bu cümlede sanatçı-yapıt ilgisi kurularak Yahya Kemal sözü, sanatçının yapıtları yerine kullanılmıştır.
Okul yarın müzeye gidecek. (öğrenciler)
Teknemiz Ayvalık‘a birazdan yanaşacak. (Ayvalık İskelesi)
Bilgi için yan masaya başvurabilirsiniz. (görevli)
Yalova, fuara büyük ilgi gösterdi. (Yalova halkı)
Gezi için evden izin alamamış. (anne-baba)
Turnuvaya ünlü raketler katılacak. (tenisçi)
  

DOLAYLAMA

Anlatıma çekicilik katmak için bir sözcükle belirtilebilecek bir kavram veya varlığın birden fazla sözcükle anlatılmasıdır.
İhtiyar, hayat arkadaşını kaybedince çok üzüldü.
Kaleci —> file bekçisi, top —> meşin yuvarlak,
Ankara —> Türkiye’nin kalbi, kömür —> kara elmas

GÜZEL ADLANDIRMA

Söylendiğinde insan zihninde olumsuz çağrışımlar uyandıran bazı durum, olay, kavram veya varlıkları güzel bir biçimde dile getirmektir. Güzel adlandırma da bir bakıma dolaylamadır. Ancak buradaki amaç, kavramın içindeki olumsuzluğu örtmeye çalışmaktır.
İşitme engelliler için haber bülteni birazdan başlayacak.
Bu cümlede işitme engelli sözü, olumsuz çağrışım yapan sağır sözcüğünün yerine kullanılmış ve güzel adlandırma yapılmıştır. Ölüm —> son yolculuk, cin —> iyi saatte olsunlar

ANLAM DARALMASI

Anlam daralmaları, göstergenin geniş anlamıyla kullanılırken gösterdiği ögenin belli bir bölümünü, türünü, özelliğini göstermesi şeklinde ortaya çıkar.
 "geyik" günümüzde "geyikgillerden erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan" anlamıyla kullanılmaktadır. Oysa bu sözcük Eski Türkçe dönemi metinlerinde "yabani hayvan" anlamına da gelmektedir.
Aynı şekilde ilgi çekici bir daralmayı da "oğlan" sözcüğünde görürüz. Oğlan tarihi metinlerinde "evlat, çocuk" anlamıyla kullanılır, cinsiyet ayrımı yapmak gerektiğinde "urı oğlan", "kız oğlan" kullanılır. Oysa aynı sözcü anlamı bugün daralmış ve "erkek çocuk" için kullanılır hale gelmiştir (Aksan, 1982, s. 215).

ANLAM GENİŞLEMESİ

Bir göstergenin, sınırlı bir gösterilen alanına sahipken genelleşerek daha geniş, daha kapsayıcı bir anlam alanı kazanması ise anlam genişlemesi olarak adlandırılır.
 Olarak Eski Türkçede "kraliçe" anlamına gelen hanum sözcüğünün alamı bugün "kadın, bayan, hanım" anlamlarına gelecek şekilde genişlemiştir.
Yine ilk bakışta alıntı olduğu düşünülen "kot" sözcüğü de aslında Türkiye'nin ilk blucin üreticilerinden olan firmanın sahibinin (Muhteşem Kot) soyadının genişlemesiyle ortaya çıkmıştır.


ANLAM İYİLEŞMESİ

Sözcüklerin anlamları işaret edilenlerden bağımsız olarak, taşıdıkları duygusal yönler açısından iyileşebilir veya kötüleşebilir.
Anlam iyileşmesi örneğine Türkçede yavuz sözcüğünü verebiliriz. Eski Türkçe döneminde "kötü" anlamın gelen sözcük, bugün "iyi, güzel, gürbüz" anlamlarını kazanmıştır. 12. Anlam Kötülenmesi
Anlam kötüleşmesinin dikkat çekici bir örneğini ise karı sözcüğü oluşturur. Eski Türkçe karı- "yaşlan-mak" fiiline getirilen yapım eki -g ile türetilmiş olan karı-g sözcüğünün sonundaki yapım eki düşmüştür. "Yaşlı" anlamına gelen sözcük, "kocanın eşi" anlamını daha sonra kazanmıştır. Standart dilde ise "eş" anlamıyla, ek almış karı-m, karı-sı biçimiyle görülmektedir. Ayrıca karı koca ikilemesinde de kullanılır. Bunun dışında anlamı argolaşmıştır.
Aynı şekilde efendi sözcüğü de çok ilgi çekici anlam kötüleşmesine uğramıştır. “İstanbul efendisi, çok efendi bir adam gibi” lerde olduğu gibi olumlu bir duygusal değer taşıyan efendi sözcüğü zamanla saygınlığı düşük meslekleri yapanlar için kullanılır duruma gelmiştir.
Yine "canlı/lar" anlamındaki canavar kelimesinin artık yırtıcı yaratık anlamında kullanılması gibi.

YANSIMA

Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir.
Küçük dere şırıltılarla akıyordu.
Köfteler, ızgarada cızırdayarak pişiyordu.
Not: Aşağıdaki cümlelerde koyu renkli sözcükler, ses taklidi yoluyla oluşmadığından yansıma değildir.
Penceremin önünde her sabah kuşlar ötüşür.
Gölün yüzeyi bugün ışıl ışıldı.
Babası, yaramaz çocuğunu sürekli horluyordu.

DUYU AKTARIMI

Bir duyuyla algılanabilen kavram ya da varlığın başka bir duyuyla algılanabilecek biçimde kullanılmasıdır.

Dışarıdan keskin bir koku geliyordu.
Sanatçı, sıcak tavırlarıyla hepimizi etkilemişti,
(dokunma —> görme)
Eski arkadaşlarla tatlı tatlı konuştuk,
(tatma —> işitme)

  
  

SÖZCÜKLERDE ANLAM İLİŞKİLERİ


EŞANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER

Yazılışları farklı, anlamları aynı olan sözcüklerdir.
beyaz- ak, kafiye – uyak, edebiyat – yazın, mana – anlam, eser – yapıt, hatırlamak – anımsamak…

KARŞIT (ZIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER

Anlamca birbirlerine karşıt olan sözcüklerdir.
büyük – küçük, iç – dış, dolu – boş, açık – kapalı, var – yok, az – çok, alçalmak – yükselmek…
Bazı sözcüklerin karşıtı yoktur: orman, çiçek, yağmur, kar…
Bir sözcüğün olumsuzu, o sözcüğün karşıtı değildir.

EŞSESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER

Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan sözcüklerdir.
Onun en sevdiği çiçek güldü. (bir çiçek adı)
Küçük çocuk uzun süre güldü. (gülmek eylemi)
Bahçedeki otları yoldu. (yolmak eylemi)
Oldukça çamurlu bir yoldu. (ulaşımda kullanılan zemin)
Eve akşamüzeri vardı. (varmak eylemi)
Elinde çiçekler vardı. (yok karşıtı)
Yazılış ve okunuşlarında küçük de olsa farklılıklar bulunan sözcükler sesteş değildir.
adet (tane), âdet (gelenek, görenek)
Kar (yağış şekli), kâr (kazanç)
Hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz)

İKİLEMELER


Anlamı pekiştirmek, güzelleştirmek, çeşitli anlam ilgileri kurmak için oluşturulmuş söz gruplarıdır.
İkilemeler aşağıdaki yöntemlerle oluşturulur:
Aynı sözcüğün tekrarı ile (yineleme):
yavaş yavaş, güle güle, yeşil yeşil, bütün bütün…
Anlamdaş (eşanlamlı) sözcüklerle:
Kılık kıyafet, şan şöhret, sorgu sual, sağlık sıhhat…
Yakın anlamlı sözcüklerle:
Doğru dürüst, delik deşik, çalı çırpı, yalan yanlış…
Karşıt anlamlı sözcüklerle:
Gece gündüz, büyük küçük, az çok, iyi kötü…
Biri anlamlı, biri anlamsız sözcüklerle:
Eski püskü, yırtık pırtık, eğri büğrü, bölük pörçük…
Anlamsız sözcüklerle:
Ivır zıvır, eciş bücüş, abur cubur, abuk sabuk…
Yansıma sözcüklerle:
Şırıl şırıl, cızır cızır, gacır gucur, küt küt, tık tık…
Durum eki almış sözcüklerle:
El ele, elde avuçta, günden güne, şehirden şehire…

DEYİM

 En az iki sözcükten oluşan, genellikle mecaz anlam taşıyan, kalıplaşmış, özlü sözlerdir.
Genellikle mecaz anlamlıdır.
Adı gibi bilmek – çok iyi bilmek
Ağırlığını koymak – etkin olan gücünü kullanmak
Bire bin katmak – abartarak anlatmak
Boğazına düşkün – yeme içmeyi çok seven
Çenesi düşük – geveze
Ekmek kapısı – geçim sağlanan yer, iş
Göz kırpmamak – hiç uyumamak
Kulak asmamak – önem vermemek, dinlememek
İpe un sermek – bahaneler ileri sürmek
Bazı deyimler gerçek anlamlıdır.
İsmi var cismi yok, yükte hafif pahada ağır, iyi gün dostu, çoğu gitti azı kaldı, hem suçlu hem güçlü…
Bazı deyimler, aynı veya yakın anlamı karşılar.
Adam yerine koymak = adamdan saymak
Ağzından laf almak = ağzını aramak
Baltayı taşa vurmak = çam devirmek = pot kırmak
Evlerden ırak = evlere şenlik
İnce eleyip sık dokumak = kılı kırk yarmak
Kendinden geçmek = kendini kaybetmek
Oyuna gelmek = tuzağa düşmek
Yüksekten atmak = mangalda kül bırakmamak
Az da olsa yargı halinde bulunan deyimler vardır.
Armut piş, ağzıma düş.
Atı alan Üsküdar’ı geçti.
Sözünü balla kestim.

ATASÖZÜ

Uzun deneyim ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş, genellikle mecaz anlamlı, kalıplaşmış, yargı bildiren özlü sözlerdir.
Genellikle gerçek anlamının dışında kullanılır.
Ağaç yaş iken eğilir.
Kanatsız kuş uçmaz.
Gül dikensiz olmaz.
Bazı atasözleri gerçek anlamlıdır.
Dost ile ye, iç; alışveriş etme.
Bugünün işini yarına bırakma.
Son pişmanlık fayda vermez.
Bazı atasözleri aynı veya yakın anlamı karşılar.
Hazıra dağlar dayanmaz. = Sıcağa kar mı dayanır?
Her çok, azdan olur. = Damlaya damlaya göl olur.
Körle yatan şaşı kalkar. = Topalla gezen, aksamak öğrenir.
Mum dibine ışık vermez. = Terzi kendi söküğünü dikemez.

Paça ıslanmadan balık tutulmaz. = Zahmetsiz rahmet olmaz.

Sözcükte Anlam YGS-LYS-ÖSS Çıkmış Sorular

SÖZCÜĞÜN VE SÖZ ÖBEKLERİNİN ANLAMI YGS, LYS, OSS SORULARI

1. Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam kayganlığından kurtarma, onları belli bir yere oturtmadır. Bu da ancak Samuel Butler’in dediği gibi onların belirsiz yanlarını söz duvarla­rıyla kuşatmaklagerçekleşebilir.
Bu cümledeki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır?
A) Tanımsal sınırlar koyulduğu
B) Birbirlerinden etkilenişlerinin gösterildiği
C) Çağrışımsal değerlerinin belirtildiği
D) Zenginleştirme yollarının açıklandığı
E) Kullanım sıklığının yansıtıldığı
(2013-YGS)



2. Bazı insanlar yapabileceklerinin farkında olma­dan, sürekli bir özgüven eksikliği içinde yaşarlar. Bazıları da abartılı bir özgüvenle, hayatta her şeyi başarabileceklerine, her alanda en iyi olduk­larına inandırırlar kendilerini. Oysa insan kendisi­ne içbükey veya dışbükey aynada değil, düz aynada bakmalıdır.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın kendisine güvenerek başladığı her işte başarılı olması mümkündür.
B) İnsan, her alanda kendisinden daha üstün birilerinin olabileceğini unutmamalıdır.
C) Yaşamda mutlu olmak için olumsuzluklar karşısında direnmeli, önüne çıkan engelleri sabırla aşmaya çalışmalıdır.
D) İnsan, yeteneklerinin sınırlarını gerçekçi bir tutumla belirlemeli, kendisini tarafsız bir gözle değerlendirmelidir.
E) İnsanlar, hayattaki olumsuz durumları da olumlu durumlardaki gibi olgunlukla karşıla- malıdır.
(20013 –YGS)


3. L. Frank Baum, bu dünyadan geçerken (I) öyle derin izler bıraktı ki(II)yaşamanın değerini (III) milyonlarca kez kanıtlamış oldu. Bu ölümsüz yazarın eli değdiği(IV)  anda çocuk edebiyatı yeşermeye (V) başladı.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden han­gisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(2013-YGS)



4. 2011’in sonuna doğru gösterime giren bu film, geleneksel sinemanın kullandığı tekniklere bağlı kalmadan, bir hayatta kalma savaşımını insanda yoğunlaşarak anlatıyor.
Bu cümleden söz konusu filmle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Belirli bir izleyici kitlesine seslenmek amaç­lanmıştır.
B) Yeni çekim yöntemlerine başvurulmuştur.
C) Bugüne değin beyaz perdeye taşınmamış bir sorun işlenmiştir.
D) Oyuncuların gösterdiği başarıyla çok boyutlu bir yapı kazanmıştır.
E) Yılın çok izlenen filmleri arasında yerini almış­tır.
(2013-YGS)


5. Çevremdeki her şeyi izlerim. Otobüste, yolda, vapurda, ilgimi çeken hiçbir durumu kaçırmam. Bunun gibi, dinlediğim bir şarkıdaki duygu, İzle­diğim bir filmdeki sahne, zihnimde imgeye dönü­şebilir. Tüm bu deneyimler, birikimler, duygula­nımlar sonucunda bakıyorsunuz ki sözcükler üzerinde düşünmeye, onlarla dans etmeye baş­lamışsınız. Hatta sözcükleri yaşıyorsunuz, daha­sı sözcüklerin iç evreninde bir yolculuğa çıkıyor­sunuz. Sözcüğün melodisi, tınısı, kâğıda dökü­lürken çıkardığı ses, büyük bir lezzet sunuyor. Sizin kattığınız duyguyla bambaşka bir zenginlik kazanıyor.
Bu parçada konuşan kişi altı çizili sözlerle, sözcüklere yönelik olarak neyi yaptığını belirtmiştir?
A) Onların anlam katmanlarında dolaştığını
B) Anlatımını yalnızca dilin çevrimindekilerle sınırlandırdığını
C) Ses özelliklerine, anlamdan daha çok önem verdiğini
D) Kullanıma yenilerini kattığını
E) Duygusal boyutlu olanları sıkça kullandığını
(2012-YGS)



6. Bir yazara göre çocuk beyinleri aynı tornadan çıkmış küçük kaplara benzer, bunların ancak algı­larla doldurulması gerekir. İşte bu yüzden onlara masal anlatılmayacaktır. Hatta çiçek desenli halı­lar ya da kuşlu kelebekli tabaklarla fincanlar gör­meleri de engellenecektir. Çünkü onlara göre çiçekler halılarda yetişmez; kuşlarla kelebekler, tabaklara ve fincanlara yapışıp kalmaz. Çocukların her şeyi dört işlem yoluyla değerlendirebilmeleri, yaşamları boyunca salt akıllarının buyruğuna uya­rak davranmaları sağlanacaktır böylece. Birer insan değil de ilerideyararlı olmaları beklenen robotlar savılan çocuklara ancak gözle görülen, akılla kavranan olgular öğretilecektir. Yazar, bu yönteme göre yetiştirdiği çocukları bir tahta per­denin deliğinden sirk gösterilerini izlerken yakala­yınca neredeyse fenalık geçirmiştir. Çünkü bu, akılla ve çarpım tablosuyla hiçbir ilişkisi olmayan, şiir okumak kadar ayıp bir eğlencedir.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Kişisel farklılığı yok sayma
B) Gerçekler dünyasıyla sınırlı kalma
C) Duyguları önemsemeyip dışlama
D) Başkalarının isteklerine göre yaşama
E) Her şeyi olumsuz yönleriyle değerlendirme
(2012 YGS)


7. Bir gün Nuruosmaniye’de bir yazar arkadaşımla karşılaştım. “Ne o beyim, romancılığa mı başla­dın?” dedi. Şaka etmediğini sesinden, bakışın­dan anlamıştım. Demek benim takma adla yaz­mama bir şey demiyordu da kendi adımı kullana­rak yazmamı — sayıyordu. Roman, romancıla­rın alanıydı. Bir ozan buraya burnunu sokamazdı. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki deyimlerden hangisi getirilmelidir?
A) kendi borusunu çalmak
B) başına dert açmak
C) iş çıkarmak
D) çizmeden yukarı çıkmak
E) kendi göbeğini kendi kesmek
(2012-YGS)


8. Barthes’in “Sözcükler herkesin malıdır ama cümle yalnızca yazarın.” sözü aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilendirilemez?
A) Anlatım B) Anlamdaşlık C) Özgünlük
D) Öznellik E) Biçem
(2012-YGS)


9. Yahya Kemal’i ve Nazım Hikmet’i ayrı tutarsak küçük mutluluklar Türk şiirine Garip döneminde bir uğrayıp geçmiştir, diyebiliriz. Biraz Ziya Osman, çok az Cahit Sıtkı... Onun dışında “Hüzün ki en çok yakışandır bize.” anlayışı ege­mendir. Cemal Süreya’nın, Garipçilerin izine basarak yürüdüğü kimi şiirlerinde de bu anlayı­şın yansımalarını görürüz. Ne var ki onun şiirle­rinde genel olarak ince bir hüzün söz konusudur.
Bu parçada geçen “izine basarak yürüme” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herkesçe anlaşılmama
B) Yeni biçimler arama
C) Kalıcı olmayı amaçlama
D) Benzer duyguları işleme
E) Karamsarlığı yeğleme
(20212-YGS)


10. Hızla artan iletişim olanakları sayesinde bilgiye kolayca erişebiliyoruz. Bu yolla bilgi dağarcığı­mız zenginleşiyor. Peki, gelecekte en başarılı işleri en çok bilgi sahibi olanlar mı yapacak? Bu soruya “Elbette hayır.” diyeceğiz. Çünkü gelece­ğin başarılı insanları bilgice zengin olanlardan çok, şunları yapabilen kişiler arasından çıkacak­tır: bilgiyi analiz etme, (I) içinde bulunduğu koşullar değiştiğinde bunlara uyum sağlayabilme, (II) küresel nitelikli konularda uzmanlarla iş birliği yapabilme, (III)çeşitli bakış acılarını göz önünde bulundurma (IV) ve düşüncelerini nesnel verilere dayandırarak açıklama.(V)
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangi­si yanlıştır?
A) I, öğrendiklerini inceleyip açıklayarak sonuca bağlama
B) II, karşılaştığı yeni durumlara ayak uydurabilme
C) III, uluslararası alanda ortak çalışmalarda yer alma
D) IV, farklı görüşleri dikkate alma
E) V, karşısındakinin sezme ve kavrama yetisini geliştirme
(2012-LYS)


11. “Günümüzde yapılan yeni araştırmalar, gözlem­ler sonunda eğitim anlayışı da değişmiştir.” Söz konusu değişimin anlatıldığı bir parçadan alınan aşağıdaki cümlelerin hangisiyle, ayraç içinde verilenler arasında anlamca bir ilişki yoktur?
A) “Ne biliyorsun?” yerine “Daha neleri bilmek istersin?” diye sorar. (Yeni bilgiler kazandır­ma)
B) Çağın gereklerine uygun bir donanım ister. (Söylenenleri düşünmeden, olduğu gibi benimseme)
C) Kalıplaşmış programlardan farklı olarak öğrencilerin gereksinimlerini, ilgi alanlarını olabildiğince öne çıkaran bir yol izler. (Bireysel özellikleri önemseme)
D) “Yaşam boyu öğrenmenin gerekliliği”ni öğre­tir. (Bilgi edinme sürecini sınırlamama)
E) Bilgiyi ve deneyimleri somut, gerçek örnekle­re bağlayarak aktarır. (Bilinenleri hayatla ilişki kurarak gösterme)
(2012-LYS)



12. Kim bilir kaç kere karar verip de başlayamadığım bir işi bu yıl da ertelemek zorunda kaldım. Türkçe Sözlük’ü alıp baştan sona okuma düşün­cem yine hayal oldu. Oysa sözcüklerin kuytulara vatmış, öteki yüzleriyle karşılaşmak tadına doyulmaz bir eğlence olacaktı benim için.
Bu parçadaki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İlk anda akla gelmeyen anlamlarını öğrenmek
B) Yapısal özelliklerini tanımak
C) Yenilerini eskilerinden ayırabilmek
D) Gündelik dilde kullanılanları araştırmak
E) Yeni bir sözlük oluşturmak
(2011-YGS)


13. Bir sanatçımız şöyle diyor: “Dergiler, edebiyatın yeraltı haritasıdır.” Nitekim bu dergilerde ilk ürün­leri yayımlanan genç şairlerin çoğu, bir süre sonra çalışmalarını kitaplaştırarak şairliklerinin ilk kilometre taşlarını koyarlar.
Bu parçada geçen “edebiyatın yeraltı haritası olma” sözüyle, dergilerin hangi özelliği belir­tilmek istenmiştir?
A) Sanatçıları, farklı algılama kalıpları içinde düşündürme
B) Gizli yeteneklerin gün ışığına çıkmasına ola­nak sağlama
C) Yazarları, yeni yazınsal türlere yönlendirme
D) Şiiri öteki türlerin önüne geçirme
E) Sanatçıların birbirlerinden yararlanmasına ortam hazırlama
(2011-YGS)


14. Turgut Uyar’ın “Şiir çıkmazda çünkü insan çık­mazda.” sözüne katılmadığımı belirtmek isterim. Bu iki durum arasında karşıtlık ilişkisi var bence. Yani insan çıkmazdaysa şiir çıkmazda olamaz. Aksine, şiir çıkmazdan beslenir. Bu, zaman zaman varoluşsal, bireysel çıkmazlar olur; zaman zaman da savaşlar, felaketler gibi toplumsal çık­mazlar... Peki bu hep böyle olmak zorunda mıdır? Tabii ki değildir. Çıkmazlar olmadan da yazılabilir çok iyi şiirler.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada geçen “Şiir çıkmazdan beslenir.” sözüne anlamca en yakındır?
A) Büyük ve eskimeyen şiirler, insanın dış dünya­sıyla iç dünyasını kaynaştırarak anlatanlardır.
B) Şiirin evrenselliği insanın duygu dünyasına odaklanmasına bağlıdır.
C) Çözümsüz durumlar şiire kaynaklık eder.
D) Yeni şiir türlerinin oluşturulmasında, yaşa­nanların payı vardır.
E) İyi şiirler, şairlerinden zengin bir birikim ister.
(2011-YGS)


15. Aşağıdakilerin hangisinde verilen cümle, ayraç içindeki sözün anlamını içermemektedir?
A) Öykünüzdeki bilinmeyenlerden kurtulmak için öyküdeki kadının kim olduğunu, nasıl bir yaşam sürdüğünü, ne iş yaptığını görünür kılın, (belirginlik kazandırmak)
B) Sizin yaptığınız gibi, bir dönemi küçük bir öyküye sığdırmak herkesin üstesinden gele­bileceği bir iş değildir, (zorluğu yenmek)
C) Öykünüzün kahramanı olan kadını, içimizden biri gibi gösterebilmişsiniz, (inandırıcı olmak)
D) Öykünüzü, yaşamın akışını düşündüren bir doğallıkla yazın, bunu yapabilecek güçlü bir kaleminiz var. (yazarlık yeteneği olmak)
E) Öykülerinizde ayrıntılardan kaçınmanızı, yalınlığa bağlı kalmanızı çok beğendim; bu, sizin yoğunluğa verdiğiniz önemi gösterir, (çığır açıcı olmak)
(2011-YGS)

16. Şair olarak başarımı — borçluyum çünkü ne kadar çok sözcükten kurtulursam şiire o kadar çok yaklaştığımı düşünürüm hep.
Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiril­melidir?
A) sahip olduklarıma değil, vazgeçtiklerime
B) aynı metni eklemelerle zenginleştirmeme
C) aldığım notlardan yararlanmama
D) hayal gücümün zenginliğine
E) işlediğim duyguların çeşitliliğine
(2011-YGS)


17. Aşağıdakilerin hangisinde anlatılanlar ayraç içinde verilenlerleuyuşmamaktadır?
A) Okurun ilgisini canlı tutacak ilginç her türlü eylem ve durumun olduğu gibi aktarılmadığı, özetlenerek kolayca başkasına anlatılmaya­cak bir düzen içinde işlendiği öyküler yazma­yı denedim, (anlatımda kapalılığı yeğleme)
B) Öykülerimde birtakım resimler çizmeyi, bu yolla, anlatılanları okurun gözünde canlandı­rarak görünür kılmayı, okuru bunların içine çekmeyi amaçladım, (betimlemelere yer verme)
C) Öykülerimi, okurun elinden bırakamayacağı kadar çekici bir biçimde yazmayı, heyecan­landırıcı bir kurgulamaya ağırlık vererek sürükleyici kılmayı amaçladım, (düşünsel bir derinlik kazandırma)
D) Okurun, belli bir zamana ve yere, gerçek kişilere bağlayamayacağı, kendi düş gücüyle tamamlayıp boyutlandıracağı öyküler yazma­yı düşledim, (okuru etkin kılma)
E) Öykülerimi kurgularken, okurların ayrımına varamayacağı geriye dönüşler yaparak öykü­nün bütünselliği bozulmadan okunmasını istedim, (durum ve olayları oluş sırasına göre vermeme)
(2011-LYS)


18. Bizde hâlâ halk şiiri geleneğine gereğinden fazla bağlı kalan şairler var. Bu, duyguları devindirici bir tutum değildir. Çünkü o ürünler çağdaş duyarlığı besleyecek zenginlikler taşımaz, sözü kanatlandıracak olanaklar içermez.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisiolamaz?
A) Yeni imgeler çağrıştırmama
B) Temaları günlük yaşamla sınırlı tutma
C) Alışılmış söyleyişlerin dışına çıkamama
D) Bireysel yaratıcılığı önleme
E) Belirli biçimler içinde sıkışıp kalma
(2011-LYS)



19. Bilimsel bir yazı, dile getirdiği düşünce ne olursa olsun her türlü duyguyla, duygusallıkla ilgisini kesmiştir. Böylesi yazılarda bilim adamı, kendini mümkün olduğu kadar paranteze almalıdır. Bu yazılar, “Nesneler kendisi konuşuyor.” diyenleri haklı çıkarmalıdır.
Bu parçada geçen “kendini paranteze almak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlama çabası içinde olmak
B) Konu dışına çıkmamak
C) Farklı görüşlere saygı duymak
D) Kişisel değerlendirmelerini yansıtmamak
E) Özgün bir bakış açısına sahip olmak
(2010-YGS)


20. Sanatta ve edebiyatta etkilenme doğaldır. Çünkü sanatçının en önemli özelliği, sürekli arayış için­de olması, kendini yeterli görmemesidir. Nitekim yazar Andre Gide, kendine yettiğini söyleyen sanatçıyı “zekâsına diyet yaptıran insan”a ben­zetir.
Bu parçada geçen “zekâsına diyet yaptırmak” sözüyle sanatçılara özgü hangi özellik belirtil­mek istenmiştir?
A) Düşünce ve duygu dünyasını besleyerek geliştirmeme
B) Öz eleştiri yapma alışkanlığı olmama
C) Görüşlerini başkalarıyla paylaşmak istememe
D) Başkalarını taklitten kaçınma
E) Yaratıları üzerinde gerektiği ölçüde çalışmama
(2010-YGS)


21. Kırk yılı aşan yazarlık çabamda ne anlatmak iste­miştim? Bu kursun bir kütle gibi çökmüştü üstü­me. Oysa yaşamım boyanca nice insanlar tanı­mıştım; nice bağlılıklara, vefalara, öfkelere tanık olmuştum. İnsanların iyiliklerini, ihanetlerini gör­müştüm. Kalıcı bir sevginin olamayacağını öğrenmiştim. Aşk, kâğıt üzerinde güzeldi; mutlu sonlar, romanlara özgüydü.
Böyle diyen yazar altı çizili sözle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Yazdıklarının anlaşılmamasına üzüldüğünü
B) Soruyu yanıtlamada güçlük çektiğini
C) Eskiden yazdıklarını artık beğenmediğini
D) Yaşadıklarını anlatmaktan kaçındığını
E) Duygu dünyasına sınırlar çizdiğini
(2010-YGS)

22. (I) Kim ne derse desin, eleştirmenler özelde ede­biyatın, genelde sanatın üvey evlatlarıdır. (II) İki kere ikinin dört ettiği kadar kesin bir gerçektir bu. (III) Şairler ve yazarlar, onları pek sevmezler, soğuk bir iş ilişkisidir eleştirmenlerle aralarında­ki. (IV) Överseniz mesele yok, kupkuru bir teşek­kürle yetinir çoğu. (V) Ama beğenmezseniz hemen çıkarırlar acımasız eleştiri oklarını ve sap­lamaya başlarlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
(2010-YGS)



23. Hayatta iki tür insan vardır: Birinci gruptakiler, hayata eldivenle dokunanlar; ikinci gruptakiler, hayata eldivensiz dokunanlar. Hayata eldivenle dokunanların hiç yıpranmamak gibi bir ayrıcalık­ları vardır. Eldivensiz dokunmayagörün acır, yanar canınız. Ama her şeyi daha derinliğine duyumsar, daha yoğun yaşarsınız. Sanatçının bunlardan birini seçme lüksü yoktur. O, hayata eldivensiz dokunanlardandır.
Bu parçada geçen “sanatçının hayata eldiven­siz dokunması” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ümitlendirici ortamlar yaratma
B) Yaşamdaki güçlükleri doğrudan anlatma
C) Yaşanılanları bir değerlendirmeden geçirme
D) Olayları düş gücüyle yeniden yaratma
E) Yaşama yeni anlamlar yükleme
(2010-LYS)


24. Özellikleri yönünden hiçbir akım içinde yer alma­yan şairler var. Bunlar, kendi kuşağından olanla­rın yazdıklarına da benzemeyen bir şiir yazıyor­lar. Bir kuşak ya da gruba katılmadıkları için şiir­lerinin bulutsu bir görünüşü var. Bunları yazanlar, kendilerine özgü bu şiirlerle şiirin bir mozaik olduğunu önümüzdeki birkaç yıl içinde göstere­cekler.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özellikleri ve sınırları belirgin olmayan - çeşit­lilik içeren
B) Düş gücüne ağırlık veren - teknik açıdan kusursuz
C) Duyguları devindiren - sanat değeri taşıyan
D) Belirli konular üzerine yoğunlaşan - birçok öğesi olan
E) Kendinden öncekileri yadsıyan - okur duyar­lığına seslenen


25. Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen kavramlauyuşmamaktadır?
A) Şiirde dizeyi, düz yazıda cümleyi oluşturan sözcüklerin ses özelliklerine göre sıralanışın­dan doğan uyum, (ahenk)
B) Yazınsal yaratılarda yer alan öğelerin birbirine bağlanıp bütünleşerek oluşturdukları düzen, (biçim)
C) Bir yapıtta anlatılmak isteneni örneklerle yan­sıtma. (ayrıntı)
D) Sanatçının bir olayı ya da konuyu belli bir yönden ele alıp değerlendirmesi, (bakış açısı)
E) Yazınsal yaratılarda yansıtılmak isteneni daha canlı, etkili, görünür kılmak amacıyla zihinde canlandırılmaya çalışılan görüntü, (imge)
(2009-ÖSS)


26. Aşağıdakilerin hangisinde, yazara ilişkin açık­lamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle
uyuşmamaktadır?
A) Dilin anlatım olanaklarının sınırlarını genişle­terek okurlarına yeni dünyaların kapılarını açar, (yaratıcı olma)
B) Olayları, insanları, hatta cansız varlıkları duy­gulu, renkli bir biçimde dile getirir, (anlatımsal etkileyicilik)
C) Her yaratısından sonra ara vermeden bir yenisini düşünür, (üretkenlik)
D) Anlattıklarına yönelik ipuçları vererek okurun düşünme ve düş gücünü kamçılar, (kişiliğini gizleme)
E) Yapıtlarında, okur yaşananlardan kesitler bulur, (gerçekleri yansıtma)


27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakı­lan yere, ayraç içinde verilen sözün getirilme­si anlamca uygun olmaz?
A) Yazarın çok yalın, basit, okuru yormayan ve okudukça dilin tadını duyuran bir var.
(biçemi)
B) Hangi konuyu işlerse işlesin öykülerinin dokusunda bir, daha doğrusu onu baş­kalarından ayıran özgün yanlar vardır, (denenmişlik)
C) Yıllar önce yazılan “Yalnızlık” adlı şiir, bugüne değin değerini yitirmemiş, niteliği kazan­mıştır. (klasik)
D) Bu yapıtın dili çok akıcı, anlatımı sürükleyici,  karmaşıktır, (olay örgüsü)
E) Bir ara, yazdığı şiirlerde anlamı bir yana bırakmış, önem vermiş, (biçime)
(2008-ÖSS)


28. Ozanın ilk şiir kitabını bunca yıl ertelemesinin nedeni, gizlenmeyi seven bir kişiliğinin olmasın­dan çok, yazdıklarını kolay kolay beğenmeyen, kusursuzu arayan biri olmasıydı sanıyorum. Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağı­daki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) İğneyle kuyu kazan
B) İşi başından aşkın olan
C) İşine dört elle sarılan
D) İşini sağlama bağlayan
E) İnce eleyip sık dokuyan
(2008-ÖSS)


29. Bir şair düşünün, ölümünden sonraki yaşı, ger­çek yaşının çok üzerinde. Bu durum yalnızca şairler için değil, öteki sanatçılar için de böyledir. Gerçek yaşlan kaç olursa olsun, ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçılar da büyür, ölümsüzleşir.
Bu parçadaki ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçıların büyüyüp ölümsüzleşme­si sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Belirli kesimlerce beğenilme
B) Adına törenler düzenlenme
C) Taklit edilme
D) Ödüllendirilme
E) Kalıcı olma


30. Bu son kitabında yazar, bilerek açmadığı ama aralık bıraktığı kapılardan geçmeyi okurlarına bırakıyor.
Bu cümledeki yazarın, kapıları bilerek açmayıp aralık bırakması sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şeyi söylememe
B) İçeriği zenginleştirme
C) Uygun sözcükler seçememe
D) Anlatımda tekdüzeliğe düşme
E) Okura deneyimlerini kullandırma
(2007-ÖSS)


31. Bir yazar için hiç kimseye benzememek bir amaçtır fakat bunun, yazdıklarının hiçbir şeve benzememesi gibi bir sakıncası vardır.
Bu cümledeki altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getiri­lirse cümlenin anlamı değişmez?
A) ilgi çekmek - yeterince anlaşılmaması
B) kendini kanıtlamak - güvenilir olması
C) özgün olmak - niteliksiz olması
D) sözcüklerle savaşmak - değersiz görülmesi
E) değişiklik yapmak - kimilerince beğenilme­mesi
(2007-ÖSS)


32. Yazmaya yeni başlayanlara, bu alanda yeterli deneyim kazanmamış olanlara bir önerim var: Önce Türkçenin kurallarını tanıyın, inceliklerini öğrenin, daha sonra dil oyunlarına başlayın. Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cam­bazlığına özenirseniz, vay halinize.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz oyunlarına bolca yer vermek, okurların anlatılanları anlamasını engeller.
B) Yazar seçtiği konuyla örtüşen, kendine özgü, yepyeni bir biçem oluşturmalıdır.
C) Herkesin kolayca anlayıp tadına varacağı bir anlatım biçimi yeğlenmelidir.
D) Dili sanatlı kullanmadan önce doğru, güzel ve etkili kullanmayı öğrenmek gerekir.
E) Anlatımda tekdüzeliğe düşmemeye çalışıl­malıdır.


33. Düş gücümü kamçılayan, besleyip geliştiren romanları severim. Yazar bana özgürlük tanımalı, beni kapana sıkıştırmamalı. Derinlere yaptığımyolculuk kılavuzsuz olmalı ki. sürprizlerin hem tedirginliğini hem hoşluğunu bir arada yasayabi­leyim.
Bu parçadaki altı çizili sözlerde romanla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatımı, okurun dikkatini dağıtacak gereksiz ayrıntılara boğmamak gerekir.
B) Değişik anlatım biçimleri kullanmak romanın okunurluğunu artırır.
C) Olayların sırasının bozulmadan verilişi, anlatı­mı monotonlaştırır.
D) Heyecan ve beklenti okuma hızını etkileyen nedenlerdir.
E) Olayların nasıl gelişeceğini kestirmek, okuma merakını dondurur, hazzını sınırlar.
(2006-ÖSS)


34. Neredeyse elli yıldır sanat çevreleriyle içli dışlı­yım. Nice yazar tanıdım. Kimileri düş kırıklığına uğratmadı beni. Kimilerini ise tanıdığıma tanıya­cağıma pişman oldum. Birçok ünlü yazar için: “Keşke hiç karşılaşmasaydım onunla; köşemde oturup güzel güzel kitaplarını okusaydım.” diye düşündüm. Ne yalan söyleyeyim, o yazarlarınkitaplarını okumaktan aldığım tat, kişiliklerinin karaltısıyla gölgelendi.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bazı yazarları kişisel özellikleriyle tanımanın, onların yapıtlarından duyulan hazzı azaltması
B) Sanatçıları gerçek yönleriyle tanıyamamanın okurları onlardan uzaklaştırması
C) Yaşamdan kopuk bir yazarın, yapıtlarıyla okur üzerinde olumsuz izlenimler yaratması
D) Kendini yapıtlarında gizleyen sanatçıların, güç okunması
E) Yazarların yaşamlarıyla yapıtlarının belirli yönlerden örtüşmesi
(2005-ÖSS)


35. Okuduğumuz romanlar, öyküler yazınsallığın toprağında üretilmiş uydurmacalardır bir bakı­ma. Ne var ki okuma eyleminin doğasından gelen bir yönlendirmeyle unutuyoruz bunu. Okurken, içinde bulunduğumuz ortamdan kopu­yor, yazınsal ürünlerin bize sunduğu dünyayı gerçek yaşamın üstüne çıkarıyoruz.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yansıtılan çirkinlikleri görmekten kaçınma
B) Asıl gerçeğin okuduklarımız olduğuna inan­ma
C) Anlatılanları düş gücüyle sınırlandırma
D) Yaşamı değişik boyutlarıyla algılama
E) Olayları, olguları kişisel ölçütlerle değerlen­dirme
(2005-ÖSS)


36. Bu sanatçımız için bir dili bilmek, o dilin edebiya­tını bilmek demektir. O edebiyatın gizli kalmış köşelerinde yatan şiirleri, öyküleri bilmek demek­tir. Gerek Türkçe gerekse Fransızca yazdığı yazı­larda, zaman zaman öyle alıntılar yapar ki şaşırır kalırsınız. Halk şiirimizden, özellikle tekke şiiri­mizden; ama aynı zamanda bir Yunan, bir Bizans, bir İran şiirinden... Resim, heykel, yazın gibi han­gi sanat dalından bir ürün ortaya koyarsa koy­sun, bunu, oksijeni bol bir ortamda oluşturmuş bir sanatçımızdır o.
Bu parçadaki altı çizili söz, anlatılan sanatçı­nın hangi özelliğini belirtmek için kullanılmış­tır?
A) Edebiyatın, bütün sanatların temeli olduğunu düşünme
B) Yapıtlarını oluşturmada ayrıntılara önem ver­me
C) Edebiyatımızla başka edebiyatlar arasındaki benzerlikleri yansıtma
D) Herkesçe bilinmeyen sanat ürünlerini ortaya çıkarma
E) Çok zengin bir sanatsal kaynaktan beslenme
(2005-ÖSS)


37. Bir yazar şöyle diyor: “Sözcüklerin dediğini anlıyorum, bütün özelliklerini biliyorum, hepsi­nin tadına varıyorum; ama onları yan yana geti­rirken yeni çağrışımlar yaratamıyorum.”
Bu cümledeki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çok kullanılan sözcükleri yeğlememek
B) Birbirinden kolayca ayıramamak
C) Yerleşik kullanımların dışına çıkamamak
D) Aralarında anlam ilişkisi kuramamak
E) Yapıtın içeriğine göre biçimlendirememek
(2005-ÖSS)


38. Bir romancıyla ilgili aşağıdaki açıklamalar­dan hangisi, ayraç içindeki özellikle uyuş­mamaktadır?
A) İşlediği konuyu, çizdiği ve betimlediği karakterleri, bunlar arasındaki ilişkileri bugüne değin başka hiçbir romancının yan­sıtmadığı bir biçimde vermiştir, (özgünlük)
B) Anlatımını oluşturan söz değerlerini seçer­ken dilin sunduğu tüm olanaklardan yarar­lanmış, bunları kılı kırk yaran bir tutumla kullanmıştır, (titizlik)
C) Okurken söyleyiş güçlüğü yaratmayan, anlamları herkesçe bilinen sözcükleri seçe­rek konuşma dilinin özelliklerini içeren, kısa cümleler kurmuştur, (akıcılık)
D) Anlatımındaki ayrıntı zenginliği, ayrıntıları işlevsel bir biçimde verişi onun söylemine inandırıcı bir nitelik kazandırmıştır, (evren­sellik)
E) Dili, inceliklerine dikkat ederek güzel bir biçimde kullanması, onun her dönemde okunan, yapıtlarını yaşadığı günlerin sınırı dışına taşıyan bir yazar olmasını sağlamış­tır. (kalıcılık)


39. Bir yazınsal yaratının değeri, ne anlattığından çok, nasıl anlattığıyla ölçülür; bu da dilin anla­tım olanaklarını ustaca kullanmaya, el değme­miş bölgelerinden yeni tatlar devşirmeye bağlı­dır.
Bu cümledeki “dilin el değmemiş bölgelerin­den yeni tatlar devşirmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru şaşırtan, çarpıcı ürünler ortaya koy­mak
B) Artık unutulmuş olan özellikleri canlandır­mak
C) Daha önce denenmemiş anlatım biçimleri oluşturmak
D) Belirli bir kesimin beğenisine seslenmek
E) Yerleşik sözcükleri kullanmaktan kaçınmak
(2004-ÖSS)


40. Bu ozanımız, çevresini kuşatan varlıkların ayırı­cı ve belirleyici özelliklerini inceden inceye algı­lıyor; bir bakıma şiirini, yüreğinden çok, gözle­riyle yazıyor.
Bu cümledeki “şiirini, yüreğinden çok, gözle­riyle yazmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Görsel öğeleri ön plana çıkarmak
B) Belli bir iletiye yer vermekten kaçınmak
C) Belirli temaları kullanmak
D) Soyutlamalara başvurmak
E) Yaşananlardan yola çıkmak
(2004-ÖSS)


41. Ardahan Kalesi’nin yanı başındaki bu eski mahalle, kentin tarihsel çekirdeğini oluşturuyor. Bu cümledeki “kentin tarihsel çekirdeğini oluşturmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Güzelliğiyle herkesi etkilemek
B) Örnek bir mimarlık ürünü olmak
C) Yeniliğinden hiçbir şey yitirmemek
D) Çok amaçlı bir nitelik taşımak
E) Geçmişe kaynaklık etmek


42. Eleştiri alanında eksiklerimizden biri de eskiyi, içinde bulunulan dönemin koşulları içinde araştırmamak. “Doğru” diye bellediğimiz birta­kım kavramlarım, çıkarımların kabuğunu kırma­mak. Bunları yeni terimlerin bağlamı içinde incelememek.
Bu parçada “kabuğunu kırmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Eskiden yazılmış yapıtların değerini ortaya çıkarmak için uğraşmamak
B) Doğruluğu, yanlışlığı kişiye göre değişen düşünceleri eleştirmemek
C) Doğruluğu benimsenmiş yargıları tekrar ele alıp değerlendirmemek
D) Tartışılmış konularla ilgili görüşlerini açıkla­maktan kaçınmamak
E) Tabu olarak bilinen düşünceleri tartışırken belirlenmiş sınırlar içinde kalmamak
(2003-ÖSS)


43. Bir yazının tadı, sözcükleri giydirmekte, koştur­makta, sıçratmakta ve onlara diz çöktürmekte gizlidir. Her sanatçı sözcüklere diz çöktürebilir mi? Üstesinden kolayca gelinecek bir iş değil­dir bu. Öncelikle, o dilin bütün girdisini çıktısını çok iyi bilmeyi gerektirir. Dilin olanak ve yete­neklerini tanımayan bir sanatçının önünde diz çökmez sözcükler.
Bu parçada “sanatçının sözcüklere diz çöktür­mesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sözdizimi bakımından öznesiz cümleler arasında sıkışıp kalmak
B) Sözcük seçimiyle, her yapıtına farklı bir boyut kazandırmak
C) Sözcükler üzerinde fazla durmadan üretken olmaya çalışmak
D) Okurun dil duyarlığını geliştiren yapıtlar ortaya koymak
E) Sözcüklerin gündelik kullanımlarıyla yetin­meyip onlara yeni ve özgün anlamlar yükle­mek


44. Bu romanında yazar, İstanbul sokaklarının artık tarihe karışmış o eski görünümlerini şiirli bir dille yeniden kuruyor. Kahramanlarına sıcak bir sevgiyle, onların insani yanlarını araştırarak yaklaşıyor. Onları derinlemesine kavramaya çalışıyor; aralarındaki farkı ortaya koyuyor. Daha doğrusu kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalıyor.
Bu parçada “kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günümüzde sayıları İyice azalmış insan tip­lerini anlatmak.
B) İnsanların gizli kalmış ayırıcı özelliklerini bulup göstermeyi başarmak
C) Kişilerin ortak özelliklerini belirlemeye çalış­mak
D) Kahramanları, insanı yücelten bir tutumla oluşturmak
E) Yaratacağı tipleri sorunlu insanlar arasın­dan seçmek
(2003-ÖSS)


45. Bu şairimiz, sanat yaşamında gelmiş geçmiş, eski yeni bütün şiir akımlarından, biçim dene­melerinden, tekniklerden ustaca yararlanması­nı bilmişti. Yararlandığı kaynaklardan aldığı imgeleri, kendi şiir tezgahında yeniden doku­muş; onlara, kendi boyasını vurmuştu.
Bu parçada geçen “yararlandığı kaynaklardan aldığı imgeleri kendi şiir tezgahında yeniden dokuyarak onlara, kendi boyasını vurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurun dünyasını düşünsel ve sanatsal yönden zenginleştirmek
B) Bugüne değin yaptıklarıyla yetinmeyip sürekli yenilikler aramak
C) Kimi yapıtlardaki eksiklikleri, kendi yapıtla­rında gidermeye çalışmak
D) Okurların, yapıtlardan daha çok tat almala­rını sağlamak
E) Başkalarından aldıklarını, kişisel ve özgün bir içime dönüştürmek


46. Zaman zaman anılarla yaşamak güzeldir; eğer bu anılar yaşanılan günü renklendiriyorsa bir başka mutluluk verir insana.
Bu cümlede geçen “anıların yaşanılan günü renklendirmesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eski günlere özlem duyulması
B) Dünün yargılanıp değerlendirilmesi
C) Geçmişin, içinde bulunulan zamanı güzel­leştirmesi
D) Yaşanılanların, karşılaşılan güçlükleri yen­mede etkili olması
E) Eski günlerin daha anlamlı olduğunun düşünülmesi
(2002-ÖSS)


47. Ailede tüm yükümlülükleri üzerlerine alan, çocuklarını her türlü sorumluluktan uzak tutan
anne babalar bireyler yetiştirirler.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) her bakımdan kendilerine benzeyen
B) işini seven, görevlerinin bilincinde olan
C) bulundukları her ortama kolayca uyum sağ­layan
D) karşılaştıkları güçlükleri yenmek için her türlü yola başvuran
E) yaşamını biçimlendiremeyen, başkaları tarafından yönetilmeyi bekleyen
(2001-ÖSS)


48. Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadı­ğında sinirlenip hırçınlaşırdı. Bunun için, hemen her zaman, hem çevresindekilerin kendisine, hem de kendisinin çevresindekilere karşı dav­ranışlarında ipleri kendi istediği gerginlikte tut­mayı başarırdı.
Yukarıda geçen “ipleri kendi istediği gerginlik­te tutmayı başarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevresindekilere, kendi görüşlerinin doğru­luğunu kanıtlamak
B) İsteklerinin gerçekleşmesi için her yola başvurmak
C) Her konuda kendisini bilgili ve yeterli gör­mek
D) İnsanlarla olan ilişkilerini, kendi ölçütlerine göre yönlendirmek
E) Kendini, olduğundan daha güçlü gösterme­ye çalışmak
(2001 -ÖSS)


49Aşağıdakilerin hangisinde, “barınmak” söz­cüğünün anlamıyla kullanımı birbirine uymamaktadır?

Anlam
A) Bir yerde yaşamak, yaşamını sürdür­mek

B) Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşa­mak.

C) Bir yerde etkili olmak, gelişecek ortam bulmak.

D) Doğa etkilerinden korunmasını sağ­layacak bir yere sığınmak.

E) Yerleşmek için uygun koşullar bu­larak oturmak
Kullanım
Burası, yılın her mevsiminde gemilerin ba­rınabileceği bir yerdi.

Çalıştığı yerlerin hiç­birinde barınamadı.

Çağdışı anlayışların burada barınamayacağını görmüştü.

Soğuk havalarda ba­rınmak için kendine kuytu bir yer arıyordu.

Koskoca kentte bir yer bulup barınama­dılar.
(2001 ÖSS)


50. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcükler anlamca birbirineen yakındır?
A) Bir süre sonra kendisi de bu akımın, bu tar­tışmanın içinde yer almıştı.
B) Bu kitapları, belirlediğiniz ölçütlere göre seçinayırın.
C) Kendisine yapılan bu haksızlığı, bu saygı­sızlığı içine sindiremiyordu.
D) Bütün bunları, kendisinin verineönüne geçmek isteyenler düzenliyordu.
E) Bu makineler ötekilere göre daha kullanışlı, daha pahalıdır.
(2001-ÖSS)



51. Bıkmadan, yorulmadan, yılgınlığa düşmeden, sürekli okumalıyız. Okurken bir yandan, daha önce okuduklarımızdan belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemeli, bir yandan da bu izi derinleştirmeye çalışmalıyız.
Bu parçada geçen “belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Edinilmiş bilgilerin önemini anlamak
B) Doğruyu yanlıştan ayırmak
C) Gereksiz bilgilerle oyalanmamak
D) Unutulmaya yüz tutmuş bilgileri anımsa­mak
E) Yeniliklere açık olmaktan kaçınmamak
(2000-ÖSS)


52. Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.
Bu parçada geçen “kendi gibi kalmak iste­mek” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sahip olduğu özellikleri koruma çabası için­de olmak
B) Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çaba­lamak
C) Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak
D) En iyi biçimde tanıtılmayı istemek
E) Canlılığını çevresine hissettirmek


53. Depremde evde değildik. Eve gelince gördük ki dolaplar, kitaplıklar devrilmiş; binlerce kitap yerlerde. Şimdi o kitaplar ne olacak? “Canını kurtarmışsın, yetmez mi?” demeyin. Kitaplar da insanın canı gibi. Birine bile zarar gelse içimden bir şeyler kopar.
Bu parçada geçen “içinden bir şeyler kop­mak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Birdenbire aşırı heyecana kapılmak
B) Bedensel bir acı duymak
C) Yapabileceği bir şeyi yapamaz hale gelmek
D) İstediği gibi davranamadığı için rahatsız olmak
E) Bir olay karşısında derin bir üzüntü duymak


CEVAP ANAHTARI:
1-      A        
2-      D
3-      C
4-      B
5-      A
6-      E
7-      D
8-      B
9-      D
10-  E
11-   B
12-  A
13-  B
14-  C
15-  E
16-  A
17-  C
18-  B
19-  D
20-  A
21-  B
22-  B
23-  B
24-  A
25-  C
26-  D
27-  B
28-  E
29-  E
30-  A
31-  C
32-  D
33-  E
34-  A
35-  B
36-  E
37-  C
38-  D
39-  C
40-  E
41-  E
42-  C
43-  E
44-  B
45-  E
46-  C
47-  E
48-  D
49-  A
50-  B
51-  D
52-  A
53-  E


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yeni Dönem Hazırlıkları👏

Türk Dili ve Edebiyatı bölümü olarak uzun bir aradan sonra okullarına kavuşan öğrencilerimiz için renkli panolar hazırladık. Çok özlediğimiz...