CÜMLENİN
ÖĞELERİ
1. Yüklem
2. Özne
3. Nesne
4. Dolaylı Tümleç
5. Zarf Tümleci
6. Edat Tümleci
Cümle Dışı Unsurlar
ve Ara Söz, Ara Cümle
CÜMLE
Bir duyguyu,
düşünceyi, isteği, haberi, durumu, olayı vb. ifade etmek için kurulan ve kendi
içinde anlam ve yargı bütünlüğü olan sözcüğe veya söz dizisine cümle denir.
Bugün hava ne kadar
güzel!
Senin de benim gibi,
otobüste, çalan cep telefonun uzun süre açmayanlara, "Şehir
magandaları!" diye bağırasın geldi mi hiç?
Cümlenin Özellikleri
Her cümle bir yüklem
ve varsa ona bağlı diğer öğelerden oluşur.
Cümlede yargı
bildiren unsur yüklemdir. Cümle yüklem üzerine kurulur. İhtiyaca göre başka
öğelerle desteklenir.
Geldim.
Ben geldim.
Ben buraya geldim.
Ben evden buraya
geldim.
Ben evden buraya
koşarak geldim.
Ben evden buraya
kadar koşarak geldim.
Ben seni görmek için
evden buraya kadar koşarak geldim.
Bir cümle anlam ve
yargı bildiren, ek-fiille çekimlenmiş bir tek isimden (yüklem) veya zamana ve
şahsa göre çekimlenmiş bir tek fiilden (yüklem) de oluşabilir, yüklemi ve
birbirini anlam bakımından bütünleyen birden fazla kelime ya da kelime
grubundan da. Yani en küçük cümle tek kelimeden oluşabilir.
Öğretmenim.
Öğretiyorum.
Biz sizinle
gelmeyeceğiz.
Sokaklarda,
caddelerde, kaldırımlara park eden otolar yüzünden, yayaların rahatça yürüme
imkânı kalmadı artık.
Karşılıklı
konuşmalarda tek kelimeden oluşan cevap cümleleri önceki kelimelerle tamamlanmaya
bırakılmıştır.
¦İnsanın elini yakmaz
mı?
¦Yakmaz.
¦Sen çok güzel Türkçe
biliyorsun.
¦Biliyorum.
CÜMLENİN ÖĞELERİ
Öğe: Cümleyi oluşturan
bölümlerin her birine öğe denir. Anlamlı ve doğru cümleler kurmaya yarayan
bölümleridir.
Bugün / alış
veriş yapmak için / çarşıya
/ çıkacağım.
• Anlam bozulmayacak şekilde birbirlerinden
ayrılabilirler.
çıkacağım.
çarşıya /
çıkacağım.
alış veriş yapmak
için /
çarşıya / çıkacağım.
Bugün / alış veriş yapmak için / çarşıya
/ çıkacağım.
• Her öğe görev ve anlam yönünden bir tek
öğeye eşlik eder; onu tamamlar. Bu öğe de yüklemdir.
• Birinci derecede önem taşıyan öğe
yüklemdir.
çarşıya /
çıkacağım.
alış veriş yapmak
için /
çıkacağım.
bugün /
çıkacağım.
Bugün alış veriş yapmak
için çarşıya çıkacağım.
zaman amaç yer iş
• İkinci derecede önemli öğe öznedir. Sadece
yüklemden oluşan cümlelerde bile öznenin varlığı, yüklemin taşıdığı şahıs
ekinden anlaşılır.
Beğendi-k "-k" eki "biz"i
karşılıyor.
• Sonra tümleçler gelir ki bunlar zarf
tümleci, dolaylı tümleç, edat tümleci ve nesnedir.
Hiçbir zaman kader bizi senden ayırmasın.
Zarf tüml. Özne nesne d.lı tüml. yüklem
• Bazı cümlelerde bazı öğeler hiç bulunmaz.
• Yüklemi geçişsiz fiilden oluşan cümleler
nesne almazlar.
Tarlanın sınırına
gelince dinlenmek üzere oturduk.
• İsim cümlelerinde tümleçler pek sık
görülmez.
Ben / de / bir
varisin olmakla / bugün / mağrurum.
Edat tüml. Zarf tüml.
• Öğelerin tamamı kelime veya kelime grubu
hâlinde olabilir.
Yağız atlar /
kişnedi, meşin kırbaç / şakladı.
Bir dakika / araba /
yerinde / durakları.
Giden geminin
arkasından / bakakaldı.
• Yüklem genellikle en sondadır. Diğer
öğelerin yerleri anlama, anlatıma göre değişebilir. Genellikle vurgulanmak
istenen unsur yüklemin önündedir.
"Bu şehrin
çilesini ben çekerim yıllardır,
Hasretini ben
duyarım."
• Cümle vurgusu yüklem üzerindedir. Vurgu,
gerektiğinde özellikle belirtilmek istenen öğe üzerine çekilebilir, ya da o öğe
yükleme yaklaştırılır.
Ben Ankara'ya
yerleştim.
Ben Ankara'ya
yerleştim.
Ankara'ya en geç ben
yerleştim.
• Asıl yargının bulunduğu cümleler gibi, ona
bağlı olan yan cümleler de öğelerden oluşur. Öğelerden oluşan bir cümle başka
bir cümlenin öğesi de olabilir.
Vatan için ölenler
yüreğimizde yaşarlar. (amaç)
• Öğeler bulunurken, önce yüklem, sonra özne
ve sonra tümleçler aranır.
• Sorular yükleme sorulup alınan cevaplar
yüklemle birlikte tekrar edilmelidir.
• Öğeler bulunurken tamlamalar ve diğer
kelime grupları bölünmez.
Bağlaçlar öğe
sayılmamalıdır.
Bugün alış veriş yapmak için çarşıya çıkacağım.
Kelime kelime grubu kelime kelime
Yüklem: İş, kılış, oluş, hareket, durum bildiren; haber veren;
cümleyi bir yargıya bağlayan çekimli öğedir.
Araba kalabalığı şehri yaşanmaz hâle getirdi.
Şehri bu hâle getiren bir olumsuzluk da
insanların birbirlerini sevip saymamalarıdır.
Yüklemin Özellikleri
• Cümlenin temel öğesidir. Cümle yargı
bildiren bir söz; yüklem de yargıyı üstlenen öğe olduğuna göre yüklemsiz bir
cümle olamaz.
Araba kalabalığı şehri yaşanmaz hâle
.........?............ cümle
değil
Şehri bu hâle getiren
bir olumsuzluk da ..........?............
cümle değil
• Yüklem, tek kelimeden de oluşabilir bir
kelime grubundan da.
Yaşlılara saygı,
topumun geçmişine olan saygısını gösterir.
İnsanlar
birbirlerinin hakkına riayet etmeliler.
Cümle oluşturmaya
yeterli olan tek öğe yüklemdir.
Öğretmenim.
Geliyorum.
• Diğer unsurlar, yüklemin anlamını
desteklemek üzere cümlede bulunur.
Yüklemin Yeri
• Türkçede asıl öğe en sonda bulunduğu,
yardımcı öğeler daha önce geldiği için Türkçe söz dizimine göre yüklem cümlenin
en sonundadır. Bütün öğeler sıralanır, sonra bunlarla hazırlanan haber veya
yargı yükleme yüklenir.
Gökyüzünün başka
rengi de varmış.
Yağız atlar kişnedi,
meşin kırbaç şakladı.
• Şiirde, atasözlerinde ve günlük konuşma
dilinde yüklem cümlenin sonunda değil de herhangi bir yerinde olabilir.
"Uzar gider bir
sessizlik içinde / Bir uçtan bir uca Türkistan toprakları."
Birden kapandı
birbiri ardınca perdeler.
Sakla samanı, gelir
zamanı.
Yüklemin Türleri
• Fiil cümlesinin, yani iş, oluş, kılış,
hareket, durum bildiren cümlelerin yüklemi çekimli bir fiildir. Bu fiil, basit,
türemiş ya da birleşik olabilir.
• Fiile ait zaman ve şahıs kavramları yüklemde
ek hâlinde bulunur. Ayrıca öğe olarak da bulunabilir.
Bir ipte iki cambaz
oynamaz. Hiçbir zaman
Yarın buraya
gelecekler. Onlar
• İsim cümlesinin, yani iş, oluş, kılış,
hareket, durum bildirmeyen cümlelerin yüklemi de ek-fiille çekimlenmiş bir
isimdir. Bu, isim soylu herhangi bir kelime (sıfat, zamir, zarf, edat)
olabilir.
Ben bir Türküm; dinim
cinsim uludur.
Yeniden doğmuş
gibiyim.
Tabiattaki en iç
açıcı renk yeşildir.
Çık hızlısın.
• Bu ek-fiiller bazen düşebilir.
İçimde en güzel
duygular saklı.(dır)
• Ek-fiile ait zaman ve şahıs kavramları
yüklemde ek hâlinde bulunur. Ayrıca öğe olarak da bulunabilir.
Gökyüzünün başka
rengi de varmış.
Yüklemin Sayısı
• Bir cümlede birden fazla özne, zarf
tümleci, dolaylı tümleç, nesne bulunabilir, ama yüklem tektir. Bir söz dizisi
içindeki yüklem sayısı cümle sayısını gösterir.
"Yağız atlar
kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba
yerinde durakladı."
"Yol onun, varlık
onun,
Gerisi hep
angarya."
Yüklemdeki Kelime
Sayısı
• Yüklem tek kelimeden oluşabileceği gibi
bir kelime grubu da olabilir.
Bin yıldan uzun bir
gecenin bestesidir / bu.
Bin yıl sürecek
zannedilen kar sesidir / bu.
Dönülmez akşamın
ufkundayız.
Güzel yüzü, geniş bir
gülümseyişle / ışıl ışıldı.
Yüklemsiz Cümleler
(Eksiltili Cümle)
• Yüklemi söylenmeyen cümlelere eksiltili
(kesik) cümle denir. Yüklemin söylenmemiş olması cümlenin anlamında eksiklik
meydana getirmez. Dinleyici ya da okuyucu cümlenin söylenmemiş kısmını ya
kendisi tamamlar ya da zaten bilinmektedir.
Kıratın yanında duran
ya huyundan ya suyundan.
Az veren candan, çok
verev maldan.
Dalgalandığın yerde
ne korku ne keder.
"Seni istikbal
için önce gelmek cihana,
Ve başkasından almak
sonra geliş müjdeni,
Bir nefes dinlenmeden
yıllarca koşmak sana,
Aramak her tarafta,
bulmamak asla seni. (Han Duvarları)
Bazı kesik cümleler önceki cümlenin yardımıyla
tamamlanır.
Bilmiyorum aradan ne
kadar zaman geçti. Belki altı ay... Belki bir yıl.
Buralarda hiç yol
yoktur. Hatta keçi yolu bile...
¦Nerede çalışıyordun?
¦Türk Dil Kurumunda.
(çalışıyorum)
¦Kardeşin kaçıncı
sınıfta okuyor?
¦İkinci sınıfta.
(okuyor) Özne Tanımı
• Yüklemde bildirilen işi, oluşu, hareketi,
durumu, kılışı yerine getiren; hakkında bilgi ve haber verilen öğedir. Yani
yapanı veya olanı karşılayan unsurdur.
Çocuklar bahçede oyun
oynuyorlar.
Elimdeki defter yere
düştü.
ÖZNE
• Özne, yükleme sorulan "ne?,
kim?" sorularının cevabıdır.
Göçmen kuşlar yine
yolculuğa başladı.
¦Kim? / Kim başladı?
/ Başlayan kim?
¦Göçmen kuşlar
Kitaplar raflara
rastgele dizilmişti.
¦Ne? / Ne dizilmişti?
/ Dizilen ne?
¦Kitaplar
Özne Özellikleri
• Özne olan kelime(ler) cümlede hiçbir hâl
eki almadan kullanılırlar. Herhangi bir hâl eki alırlarsa özne değil, nesne,
dolaylı tümleç, zarf tümleci olurlar.Ama çoğul ekini ve iyelik eklerini
alabilir.
Ankara halkı
kaldırımlarda yürüyememekten rahatsız değil galiba.
Depremzedeler hâlâ
vaat edilenlerin gerçekleştirilmesini bekliyorlar.
Özne Durumu
Özne; yüklemi isim
olan cümlelerde pasif (edilgen); fiil olan cümlelerde aktif (olan veya
yapan)tir.
Hava durgundu. Özne,
olan
Muayene odasının
kapısı açılır. Özne, olan, yapılan
Cevdet Bey, bahçeyi
suluyordu. Özne, yapan
Genç kız, her geçen
gün biraz daha iyileşiyordu. Özne,
olan
Özne Türü
İsimler, adlaşmış
sıfatlar, isim ve sıfat tamlamaları, fiilimsiler, zamirler, soru kelimeleri,
gerçek ya da sözde özne olabilir:
Yağız atlar kişnedi,
meşin kırbaç şakladı.
Bir dakika araba
yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı
altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden
geçti kervansaraylar...
Dakikalar ilerledikçe
yangın daha da şiddetleniyordu.
İhtiyar, çocukların
kendisine neden yer vermediğini bir türlü anlayamıyordu.
Kapı tokmağı hızlı
hızlı vuruluyordu.
Okumak bir erdemdir;
doğru şeyler okunduğu müddetçe.
O, benim can
dostumdur.
Kim bu işleri bir
saatte bitirebilir?
Köprü altında balık
tutanlar, bezgin değildi.
Türklerin bu yalçın
kayalar üzerine ne zaman konduğu bilinmez.
Çeşitleri: Sözde ve gerçek özne
Sayısı: Bir cümlede birden
fazla özne bulunabilir.
Her saz, her ot, her
kanat çırpınışı, bütün kenarlar ve renkler gibi gümüş bit parıltı içinde erir.
Güneş, yer, gök,
deniz iç içe kaynaşır.
Bazı cümlelerde
özneden hemen sonra öznenin açıklayıcısı gelir.
Etrafa hoş ve olgun
bir koku, yeni kesilmiş geçkince bir karpuz kokusu yayıldı.
Bazı cümlelerde
birkaç özne sıralandıktan sonra, tümü yeniden "hepsi" zamiriyle ifade
edilir.
Tarih, sanat eserleri,
gelenekler, hepsi, cemiyetin süreklilik şuurudur.
Öznesiz Cümleler
• Özne, anlamdan çıkarılabileceği ve
tekrardan dolayı anlatımda bozukluk yaratabileceği için söylenmeyebilir. Özne
söylenmediği zaman gizli özne dadını alır. Gizli özne yüklemin taşıdığı şahıs
ekinden anlaşılır. Yüklemin taşıdığı şahıs ekinin gösterdiği zamir öznedir.
• Gizli özne bir özne çeşidi değildir.
Dün beni
aramışsın. Sen: gizli özne
Karanlığın, yağmurun,
rüzgârın içinde dört nala uzaklaştı.
Geniş merdivenlerden
yukarı kata çıktı.
• Sözde ya da gerçek öznesi olmayan
cümlelerin yüklemleri, edilgen ve geçişsiz fiillerdendir.
Bu sıcakta uyunmaz.
Bu söze gülünür.
Yarın pikniğe
gidilecek.
Burada kalınacak.
Dışarı çıkıp bir şişe
süt almalı.
Özne-Yüklem Uyumu
Özne ile yüklem olumluluk-olumsuzluk
ve tekillik-çoğulluk yönlerinden uyum göstermelidir.
a.
Olumluluk-olumsuzluk Uyumu
Özne olumlu ise
yüklem de olumlu; öznede olumsuzluk anlamı varsa yüklem olumsuzdur.
Yarın herkes dersten
önce kütüphanede toplansın.
Hepsi burada
toplanacak.
Öznenin olumlu olduğu
hâllerde yüklem bazen olumsuz da olabilir.
Akşam yemeğine herkes
katılmadı.
Yağmur yağdığı için
öğrencilerin tamamı gelmedi.
Özne "kimse,
hiçbiri, hiç kimse" kelimelerinden oluşuyorsa yüklem olumsuz olur.
Üç günden beri kimse
uğramadı buraya.
Hiç kimse bu paraya
bu işi yapmaz.
Hiçbiri anlatılanlara
inanmadı.
"ne....ne"
olumsuzluk bağlacı kullanılan cümlenin yüklemi olumludur.
Ne baş ağrısı yapar,
ne de bünyeye zarar verir.
Ne ölenlere ne de
kalanlara yer bulunabildi.
b. Tekillik-çoğulluk
Uyumu
Özne tekilse yüklem
de tekil; özne çoğulsa yüklem de çoğul olur.
Köylüler birer birer
pazar yerine geliyorlar.
Çocuk annesini
çağırdı.
Ali'yle Yusuf yarın
Ankara'ya gelecekler.
Bitki, hayvan, cansız
varlık, vücudun organları, soyut kavramlar, isim-fiiller, zaman isimleri,
topluluk isimleri özne olduğunda yüklem genellikle tekil olur. Bitki ve hayvan
isimleri bazen çoğul yükleme bağlanır.
Bu erikler çok
tatlıdır.
Otlar kurudu.
Aradan uzun yıllar
geçti.
Gözlerim yaşardı.
Fikirler baskıyla
benimsetilmez.
Dışarıdan bağrışmalar
duyuluyordu.
Sıfatlar çekim eki
almaz.
Ordu yola çıktı.
Martılar
bağrışıyorlar.
Özne insan cinsinden
ve çoğul ise yüklem tekil de olabilir çoğu da.
Çocuklar erken uyur.
Öğrenciler teneffüse
çıkmış.
Memurlar hak aradı.
Askerler eğitim
alanında toplandı.
Öğrenciler birer
ikişer gelmeye başladılar.
Özneyi tekil veya
çoğul "1. ve 2.", "1. ve 3." , "1., 2., ve
3." şahıs
zamirleri oluşturuyorsa yüklem birinci çoğul şahıs eki alır.
Ahmet'le ben yarın
gideceğiz.
Ben ve o, beraberce
içeri girdik.
Bu işi sen ve ben
yapmalıyız.
Ben, o çocuk ve sen
burada hazır bulunacağız.
Biz, siz ve onlar,
birbirimize daima destek olmalıyız.
Öznesi tekil veya
çoğul 2. ve 3. şahıslar olan cümlenin yüklemi 2. çoğul şahsa göre çekimlenir.
Sen ve o, bu işi
yapmalısınız.
Siz ve onlar, bu
eşyaları taşıyacaksınız.
Öznenin üçüncü tekil
şahıs olduğu bazı durumlarda saygı ya da alay anlamı katmak için yüklem çoğul
yapılır.
Sayın Vali,
madalyaları elleriyle taktılar.
Cumhurbaşkanı,
okulumuzu ziyaret edecekler.
Küçük bey henüz
uğramamışlar.
Öznesi sayı
sıfatlarıyla veya "birkaç, birçok" gibi belgisiz sıfatlarla kurulmuş
bir sıfat tamlaması tekil yükleme bağlanır.
İki çocuk içeri
girdi.
Birçok insan böyle
davranışlara tepki gösterir.
Nesne
Nesne: Yüklemde
bildirilen ve öznenin yaptığı işten doğrudan etkilenen öğe nesnedir.
Dolayısıyla sadece
fiil cümlelerinden yüklemi geçişli fiil olanlar nesne alır. Az da olsa isim
cümleleri de nesne alabilir.
Düz tümleç de denir.
Yükleme sorulan
"ne?, neyi?, kimi?" sorularının cevabıdır.
Burada son fırtına
son dalı kırıyordu.
Bütün bu yalılar,
eski Boğaziçi hatıralarını sayıklar.
Türk halkı
bağımsızlığını, Ulu Önder'e ve onunla birlikte savaşanlara borçludur.
Nesnenin Türü
İsimler, zamirler, adlaşmış sıfatlar,
tamlamalar, fiilimsiler, soru kelimeleri, kısaca özne olabilen bütün kelimeler,
kelime grupları ve iç cümleler nesne olabilir.
Babam gazetesini
okuyor; annem de yemek kitabından öğrendiği tarifleri kendi hükümdarlığında
uyguluyordu.
İyilik eden iyilik
bulur.
Ayıkla pirincin
taşını.
Bugün bana ne
getirdin?
Siz bunlardan
hangisini istersiniz?
Çocuk sevinçle,
"Bitirdim!" dedi.
Atalarımız,
"Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur." demişler.
Sabahları odadan
odaya gezinerek düşünmeyi severim.
Nesne Çeşitleri
Belirtili ve
belirtisiz olmak üzere ikiye ayrılır.
Belirtme hâl eki
alanlara belirtili; yalın hâlde olanlara da belirtisiz nesne denir.
Her gün gazete
okuyorum. (belirtisin nesne)
Gazeteyi her gün
okuyorum. (belirtili nesne)
Belirtisiz nesnenin
kullanılması ile belirtili nesneninki arasında belirgin anlam farkı vardır.
Nesnenin yeri de önemlidir. Belirtili nesnenin cümle içinde belirli bir yeri
yoktur. Kullanıldığı yere göre cümleye değişik anlamlar katar.
Bunu bana bir çocuk
anlatı. Vurgulanan: herhangi
bir çocuk
Bir çocuk bana bunu
anlattı. Vurgulanan: bu
Her hafta bir kitabı
okurum. Belirli kitaplardan
birini
Bir kitabı her hafta
okurum. Belirli bir tek
kitabı
Belirtisiz nesne
daima yüklemden hemen önce gelir. Yüklemle belirtisiz nesne arasına "de,
dahi, bile" edatlarından başka bir kelime giremez.
Her hafta bir kitap
okurum.
Bu günlerde herkes
böyle şeyler anlatıyordu.
Gezi sırasında sincap
bile gördük.
Bazı nesneler
belirtme hâl eki almadıkları hâlde anlamca belirtili nesnedir.
"Küçük bir çırak
tutmalıyız." derdi.
Gaz lâmbası ışığında
Ömer Seyfettin okurduk.
Nesne'nin Sayısı
Bir cümlede birden
fazla nesne bulunabilir. Ancak bu nesneler belirtili veya belirtisiz olma
bakımından aynı özelliği taşımalıdır.
"Gurbette
duyduğum sonu/ gelmez hüzünleri,
Yaprakların
döküldüğü/ hicranlı günleri,
Andım birer birer,
acıdım kendi hâlime." (YKB)
Dağılmış eşyaları,/
titreyen çocukları,/ oraya buraya şaşkın koşuşan kadınları/ buğulu buğulu
gördü.
Uçurtmalar biraz gök,
/ açık hava, / rüzgâr ister.
Bazı cümlelerde
ikinci nesne, birincinin açıklayıcısıdır.
Surların önünde,
kemerlerinden hâlâ o ilk girişten bir akis saklayan kapılara bakarak, Türk
tarihinin en güzel ve en büyük iklimlerinden biri olan o "Mayıs
günü"nü, bize bu şehri ve onun emsalsiz güzelliklerini hediye eden günü
beraberce yaşardık. (AHT)
Zarf Tümleci
Yüklemin anlamını
zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden
tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.
Edat tümleci (edatlı
tümleç) olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.
Akşama kadar
çalıştık.
Toprak derin derin
ürperdi.
Bu şiir yağmur
yağarken yazdım.
Ben resim çekmeyi de
çok seviyorum.
Akşama doğru eve
varırız.
Aşağı inmişti.
İnsan âlemde hayal
ettiği müddetçe yaşar.
Bu hastahanede
aylarca kalırsa, üç beş ameliyata dayanırsa, kurtarmaya çalışırız.
On beş yaşına dek
evinden uzun süreli ayrılmadı.
Anlatılanları
korkuyla dinledik.
Hastayı ambulânsla
getirmediler; taksiyle getirdiler.
vasıta
Yağmur yağdığı için
sular kesilmiş. sebep
Düşüncelerinizi bir
kompozisyonla açılayın.
araç
Bazı öğrenciler
anneleriyle gelmişlerdi. birliktelik
Zarf tümlecini bulmak
için yükleme "nasıl?, ne zaman?, ne kadar?, nereye?" ve
"kiminle?, neyle?, niçin?, neden?, niye?"soruları sorulur.
Sağa sola bakmadan
içeri girdi.
Nasıl? Nereye?
İki arkadaş gece
boyunca uzun uzun konuştular. Ne zaman?
Nasıl?
Biz , akşamki trenle
gideriz.
Neyle?
Raşit'i son
gördüğümde Hüseyin'le geziyordu.
Kiminle?
Çocuk korkudan
konuşmuyordu.
Neden?
Onu görmek için
beklemiştik.
Niçin?
Zarf Tümleci Türü
İsimler eksiz veya
yön, vasıta, eşitlik ve bazı hâl ekleriyle, fiiller de zarf-fiil ekleriyle zarf
görevi yapar.
Kurduğun devlet
asırlarca muzaffer yürüdü.
Ankara, uzun
tarihinin şaşırtıcı birleşimleriyle doludur.
Ayağa kalktı ve
kardeşiyle beraber dışarı çıktı.
Hana sağ indi, ölü
çıktı geçende.
Kulak verdin mi
yürekten kavala saza.
Zaten yarı aç yarı
tok ve bitkin bir hâlde olduğundan
ayakta fazla duramadı.
O zaman yükselerek
arşa değer belki başım.
Yön, zaman, tarz,
sebep, vasıta, miktar ve şart bildiren bütün kelimeler ve kelime grupları zarf
tümleci olarak kullanılabilir.
Dostlarla da yollar
ayrıldı bir bir.
Ankara'ya yaklaştıkça
heyecanım artardı.
Yavru kedi, hiç de
iyileşecek gibi görünmüyordu.
Tenha sokakta kaldım
oruçsuz ve neşesiz.
Cephaneleri bitince
süngülerini taktılar ve düşmana doğru yürüdüler.
Dört saatlik yolu,
iki saatte, köpeklerden korktuğum için tarlaların arasından geçerek
yürüyüverdim.
Sırtınızdan para
kazanmaya çalışırlar, bir kez uğradınız mı depreme.
Tek kelimelik bazı
zarflar ek aldıklarında zarf olmaktan çıkar, zarf tümleci oluşturmazlar.
Yarın benimle gelir
misin? zarf
Yarını
bekleyemem. İsim
İçeri>içeriye,
dışarı>dışarıya, aşağı>aşağıya
Edatlarla kurulanlar
(edat tümleçleri ya da edatlı tümleçler)
"ile"
Ankara'ya uçakla
giderler. (vasıta)
Bizi boş vaatlerle
kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle
oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle
irkildi. (neden)
Öfkeyle kalkan
zararla oturur. (nasıl, öfkeli
ve zararlı)
Sevinçle boynuma
sarıldı. (nasıl,
sevinçli bir hâlde)
"-E kadar"
Dershaneye kadar
gidelim.
Akşama kadar
çalıştık.
"için"
Çalışmak için
başvurdu. (amacıyla, başvurunun amacı,
sebebi)
Sınavı kazanmak için
çalışmak gerekir. (sınavı
kazanmanın şartı)
Sıkıldığı için dışarı
çıktı. (neden,
dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam
için aldım (özgülük)
Bu iş için kaç lira
ödedin? (karşılık)
Senin için sorun yok
tabi.
(görelik)
Bizim için ne
diyorlar?
(hakkımızda)
Sizin için üç kişilik
yer ayrıldı.
(aitlik)
"üzere,
üzre"
Sorunu halletmek
üzere gidiyorum. (amaç,
için)
On dakika konuşmak
üzere kürsüye çıktı. (için, amaç)
"-E göre"
Başbakana göre
enflâsyon düşük. (açısından)
Ayağını yorganına
göre uzat. (bakarak,
ölçüsünde, uygunluk, kadar)
Allah dağına göre kış
verir. (uygunluk)
Anlatılanlara göre
ikisi de suçluymuş. (bakılırsa,
yönünden)
Siz bana göre daha
gençsiniz. (karşılaştırma)
Kemal, Hasan'a göre
daha uzundu. (karşılaştırma)
Bana göre ayakkabınız
var mı? (uygunluk)
"karşı"
Edebiyata karşı ilgim
vardı. (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir
balkonu var.
(yönelik)
"diye"
Terfi edeyim diye
yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye
dışarı çıkmadı. (neden)
"doğru"
Ormana doğru yürüdük.
Bana doğru bakıyor.
"dolayı,
ötürü"
Zayıflıktan dolayı
sık sık hastalanıyor.
Çalışmadığından ötürü
canı sıkılıyor.
"-den"
ekiyle de aynı anlam sağlanır.
Sıkıldığımdan dışarı
çıktım.
"karşın, rağmen
"
Çok uğraşmama karşın
başaramadım.
Tanımamasına rağmen
onu takdir ediyordu.
"beri"
Dün akşamdan beri
görülmedi.
Okuldan beri hiç
susmadı.
Yıllardan beri bu
köyde yaşamaktalar.
Kar, sabahtan beri
yağıyor.
"yalnız"
Cebinde yalnız yol
parası vardı. (sadece, edat)
Beni yalnız sen anlarsın. (sadece, bir tek)
"ancak"
Seni ancak
ebediyyetler eder istiab (sadece)
Onu ancak para
ilgilendirir. (sadece, bir
tek);
Bu işten ancak Hasan
Usta anlar. (sadece)
Bu kömür ancak üç ay
yeter. (en fazla, olsa olsa)
Sabah çıktılarsa
akşama ancak gelirler. (belki,
ihtimal)
Zarf Tümleci Sayısı
Bir cümlede aynı veya
farkı türden birkaç tane zarf tümleci bulunabilir. Zaman zarfı genellikle diğer
zarf çeşitlerinin önünde, miktar zarfı da yüklemden önce kullanılır.
Kızılay'a indiğim
zaman, kalabalığa takılmamak için insanlar arasından hızla ilerlerim.
"Gece bülbül
ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz'ı hayal
ettiren ahengiyle." (YKB)
Çocukları ilk
gördüğünde çok sevinmişti.
Dolaylı Tümleç
-e, -de, -den"
eklerini alarak cümlenin, dolayısıyla yüklemin anlamını, "fiilin, çıkma
(uzaklaşma), bulunma ve yönelme (yaklaşma) bakımlarından ilgili olduğu
yer" yönünden tamamlayan öğedir.
Yer tamlayıcısı da
denir.
Biz yazları köye
gideriz; sahil lüksümüz yok bizim.
Nice tarihî eserler
sular altında bırakılıyor.
Buğdayı çiftçiden hep
ucuza alırlar.
Baş ucumdaki lâmbayı
yakıp saate baktım.
Büyük bir boşlukta
bozuldu büyü.
Sağ taraftan çıngırak
sesleri geliyordu.
Başımız üstünden
yorgun bulutlar geçer.
Yaklaşma ve uzaklaşma
ekli yer tamlayıcıları isim cümlelerinde çok az bulunur. Bulunma ekli yer
tamlayıcıları ise her cümlede bulunabilir.
-Her tarafta,
yükselen otların kenarlarında, kırların en tenha ve göze görünmez noktalarında
başlı başına tam bir güzellikle açılmış, belki renkleri biraz soluk kır
çiçekleri vardı.
- Hâlbuki bu
sergilerin getireceği sanat ve güzellik terbiyesine bilhassa biz muhtacız.
Dolaylı tümleç,
yükleme sorulan "nereye?, nerede?,
nereden?, kime?, kimde?, kimden?, neye?, nede?, neden?" sorularının
cevabıdır.
Bunları babana
sormalısın. Kime?
Aradığınız kitapları
sahafta bulursunuz. Nerede?
Tebeşir kireçten
yapılır.
Neden?
Türü
İsim cinsinden bütün
kelimeler ve kelime grupları dolaylı tümleç olabilir.
Kuleye çıkınca, sabah
güneşinin henüz dağılmadığı hafif sislerle örtülü ufka dikkatle baktı.
Konak, çamurlu ve
bozuk bir yolun sağında kurulmuştu.
Ayağını toprağa
basmaktan ürküyordu.
Yer soran soru
kelimeleri de dolaylı tümleçtir?
Bu elbiseyi nereden
aldınız?
Benim kalemim kimde
kalmış?
Sayısı
Bir cümlede birden
fazla aynı veya farklı cinsten yer tamlayıcısı bulunabilir.
Ormanlardan,
derelerden, köprülerden, tepelerden, uçurumlardan şimşek gibi geçti.
Gökalp ve
arkadaşları, hem edebî eserlerinde, hem de Türkçeyi sadeleştirmek için ortaya
koydukları prensiplerde halka yöneldiler.
Bazı yer
tamlayıcıları kendinden önceki yer tamlayıcısının açıklayıcısıdır.
Her tarafta, yükselen
otların kenarlarında, kırların en tenha ve göze görünmez noktalarında başlı
başına tam bir güzellikle açılmış, belki renkleri biraz soluk kır çiçekleri
vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder