CÜMLE
TÜRLERİ
A. YÜKLEMİN TÜRÜNE
GÖRE CÜMLELER
1. Fiil Cümlesi
2. İsim Cümlesi
B. ÖĞELERİN
DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
1. Kurallı (Düz)
Cümle
2. Devrik Cümle
C. ANLAM YÖNÜNDEN
CÜMLELER
1. Olumlu Cümle
2. Olumsuz Cümle
3. Soru Cümlesi
4. Emir Cümlesi
5. Ünlem Cümlesi
6. Şart Cümlesi
7. İstek Cümlesi
D. YAPI BAKIMINDAN
CÜMLELER
1. Basit Cümle
2. Birleşik Cümle
a. Girişik Birleşik
Cümle
b. İç İçe Birleşik
Cümle
c. İlgi Cümlesi
d. Şartlı Birleşik
Cümle
e. Ki’li birleşik
cümle
3. Sıralı Cümleler
4. Bağlı Cümle
1. "ki"li
Bağlı Cümleler
2. Diğer Bağlaçlarla
Kurulanlar
A. Yüklemin Türüne
Göre Cümleler
Bir cümlenin yüklemi
ya çekimli bir fiil ya da ek-fiille çekimlenmiş bir isi olabilir. Buna göre
yüklemin türü bakımından cümleler ikiye ayrılır:
1.
Fiil Cümlesi
Yüklemi çekimli bir
fiil olan cümlelerdir.
Bu fiil şahıs ve kip
eki alarak çekimlenir.
Türkçede (başka
dillerde de) fiil cümlesi isim cümlesinden daha çok kullanılır.
Annem dün sessizce
odama girdi. Beni yine, yorgun gözlerimin önünden hiç ayrılmayan, bir gün bile
elimden düşmeyen, parmaklarımın arasında ezilip büzülen kitabımın karşısında okumaktan
gözlerimin feri kaçmış, düşünmekten alnımı kırışmış gördü. En ziyade düşman
olduğu bu cansız arkadaşıma kinli bir nazar attıktan sonra bir iskemle çekti,
karşıma oturdu, bol bir nefes aldı. Belli ki mühim bir şey, çok düşünülen ve az
söylenen endişelerden, aile üzüntülerinden birini bana açmak istiyordu. Bunu
ben onun bir iğne izi kadar ince iki gölge ile, belirsizce çatılan kaşlarından
anlamıştım, hatta bu keşfimde o kadar ileri gittim ki, bana, artık bu sefer
katî bir tarzda, izdivaç meselesini açacağına bile hükmettim. İzdivaç
meselesi... Hakikaten de hiç yanılmamıştım. "Kızım!" diye resmî,
ciddî, yüksekten, kalın bir ses perdesiyle başladı, bir çok defalar dinlediğim
fikirleri, sebepleri, delilleri, mukayeseleri kendine mahsus muntazam bir mantık
zincirine bağlayarak, sakin, heyecansız ve soğukkanlı, söyledi, söyledi, son
hükmünü de verdi:
-Sen ilkbahara kadar,
mutlaka evleneceksin! (P. Safa, Gençliğimiz)
2.
İsim Cümlesi
Yüklemi isim soylu
bir kelime olup, ek-fiilin zamanlarından biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir.
Uzun bir yolculuktan
sonra İncesu'daydık.
Bir handa, yorgun
argın, tatlı bir uykudaydık.
İçinde kaybolup
gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir tek tanıdığı bile yoktu; ama şimdi
sevgili öğrencileri, vefalı arkadaşları, dostları var.
Gök sarı, toprak
sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen
yüksek Toros dağları,
İsim cümleleri
genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir.
İnsan, üç beş damla
kan, ırmak, üç beş damla su.
Bir hayata çattık ki
hayata kurmuş pusu
Ben bir Türk'üm;
dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile
doludur.
İnsan olan vatanının
kuludur.
Türk evladı evde
durmaz giderim.
Bu topraklar
ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu
yerin bucağı;
İşte vatan, işte
Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlât
bozmaz, giderim.
Tanrım şahit,
duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri
özümde;
Vatanımdan başka şey
yok gözümde.
Yâr yatağın düşman
almaz, giderim. (Mehmet Emin Yurdakul, Cenge Giderken)
İsim cümlelerinde
zarf ve bulunma ekli yer tamlayıcıları da kullanılır.
Anadolu'da dağların
ve köylerin sonsuz bir biteviyeliği var.
Geyik, dağdan dağa
atlarken güzel.
Bu sabah hava berrak.
Bahar geleli kargalar
sınırsız bir neşe içinde.
İsim cümlelerinde
nesneyle yaklaşma ve uzaklaşma ekli yer tamlayıcıcı az kullanılır.
Türk halkı bağımsızlığını,
Ulu Önder'e ve onunla birlikte savaşanlara borçludur.
Ek-fiil, isim soylu
kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan, ek hâlindeki
fiildir. "imek" fiilinin ek olarak kullanımıdır. Genellikle bitişik
yazılır.
Ek-Fiil, üç kipe göre
çekimlendiğinde yüklem olur:
1. Geniş zaman
İsim soylu kelimelere
kişi ekleri getirilerek yapılır. Bunlar geniş zaman eklerinin yerini tutar.
Üçüncü kişilere "-dİr" eki getirilir.
"insanım,
insansın, insan(dır), insanız, insansınız, insan(dır)lar"
"yorgun değilim,
yorgun değilsin, yorgun değil, yorgun değiliz, yorgun değilsiniz, yorgun
değiller"
Ben bir küçük
kelebeğim.
Üstümüze doğan bir
güneşsin sen.
Her taraf bugün bir
başka güzel(dir).
2. -di'li
(bilinen,görülen) geçmiş zaman
Ek-fiilin bilinen
geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların bilinen geçmişteki durumuna
şahit olunduğunu gösterir.
"sevinçli idim,
sevinçli idin, sevinçli idi, sevinçli idik, sevinçli idiniz, sevinçli
idiler"
"sevinçli
değildim, sevinçli değildin, sevinçli değildi, sevinçli değildik, sevinçli
değildiniz, sevinçli değildiler (değillerdi)"
Bir güzelin
hayranıydım. >>hayranı i-di-m
Dün daha
heyecanlıydın. >>heyecanlı i-di-n
Merhametli biriydi.
>>biri i-di
3. -miş'li
(duyulan,anlatılan) geçmiş zaman
Ek-fiilin bilinmeyen
(öğrenilen) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların öğrenilen
geçmişteki durumunun başkasından duyulduğunu anlatır.
"küçük imişim,
küçük imişsin, küçük imiş, küçük imişiz, küçük imişsiniz, küçük imişler"
"küçük
değilmişim, küçük değilmişsin, küçük değilmiş, küçük değilmişiiz küçük
değilmişsiniz küçük değilmişler (değillermiş)"
Suçlanan ben-miş-im.
< ben imişim
Meğer sen ne
çalışkan-mış-sın. < çalışkan imişsin
Adam yirmi yıldır
evine hasret-miş. < hasret imiş
Dikkat!
Ben iyi bir oku-r-um.
(Ek-fiilin geniş zamanı )
Hep iyi kitaplar
oku-r-um. (Şahıs eki )
Benim oku-r-um
anlayışlıdır. (İlgi eki ve iyelik eki)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder